Gönderi

64 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Cibran' dan Atay'a...
Halil Cibran bu kitapla bir acısını paylaşıyor gibi bizimle. Oğuz Atayla ortak dertleri var. İkisi de meczup... Cibran meczupluğunun farkında ve bunu bize açma cesareti gösteriyor. Anlaşılmak istiyorum diyor bu kitapta. Hep anlaşılmak istedim. Dinlenilmeyi arzuladım. Fakat ya anlaşılmadım ya da anlaşıldığım noktalardan vuruldum. İnsanlar anlaşıldığım taraflarımdan yaraladılar beni. Onlara zaaflarımı açmıştım. Fakat insan yaralansa dahi anlaşılmak istemeden duramaz. Çığlık değilse de uğultu çıkarır. Sesini duyurmak ister. Her ne kadar Cibranın kitabında "Meczupluğumda buldum özgürlüğü ve esenliği; yalnızlığın getirdiği özgürlüğü ve anlaşılmamış olmanın esenliği, zira bizi anlayanlar içimizde var olan şeyi zincire vururlar." "Yenilgi, Yenilgim, yalnızlığım ve ıssızlığım; Benim için binlerce galibiyetten daha değerlisin" dese de, başka bir yerde gece ona şöyle seslenir: "Ey meczup! Benim gibi değilsin sen, zira acının karşısında hâlâ ürperiyorsun ve dipsiz boşluğun şarkısı seni dehşete düşürüyor." Bu yüreğinden gelen en samimi itiraftır. Anlaşılmadığından ötürü yalnızlaştığını ve bundan gurur duyduğunu ifade ederken içinde bir yerlerde yalan söylediğini ve buna tahammül edemediğini fısıldar. Peki niçin meczup olmayı seçmiştir? Belki anlaşılamamanın verdiği gerginliği delirerek gevşetmiştir. Ya da insanların meczup ithamlarını sonunda kabul ederek rahatlamak istemiştir. Ve yahut her akıllının meczup gibi göründüğünü bildiğinden -bu insanların onları anlayamamasından dolayıdır ve 'anormal' görülürler- deliliğinden gurur duymuş ve duyurmak istemiştir. Cevabı kendisinde gizli... Ama sonunda bu anlaşılamamak ve anlaşıldığında sırtından vurulmak onu yer bitirir. Yalnızlığıyla baş edemez. Kendini bir öyküsünde çarmıha gerer. Bunu yapması için insanlara yalvarır. Okura tıpkı İsa'ya yapılan mezcup muamelesini hatırlatır aslında. Çünkü İsa da kendi çağında büyük bir akılken anlaşılmamış ve en yakınları tarafından çarmıha gerilmiştir. İnsanlar onu anlayamadıklarından dışlanmıştır. O bir TUTUNAMAYANDIR. Tıpkı İsa ve Selim gibi. Yalnızlığın ve anlaşılamamanın çaresini ölümde bulmuşlardır üçüde. Çarmıh bir intihardır Cibran için. Atay da Tutunamayanlar da Selim'i sık sık İsa'ya benzeştirir gizlice. Sözün özü anlaşılamayan tüm ruhların dertleri ortaktır. Belki bu yüzden çözümleri de... Yine de dünyanın en güzel şeyi budur. Anlaşılmak sevilmekten önce gelir. Ve kanaatimce bu zaaflarını sunmak değildir. En azından kötü niyetli insanların eline geçmedikçe! Zaten onlar kötülük için hep ufak bi bahane beklemezler mi? İçimizi açacak bi deniz bulmayı daha da zorlaştırmayalım. Zira Cibran o denizi bulamayıp aramaya hala devam ediyor kitabında...
Meczup
MeczupHalil Cibran · İndigo Kitap · 201818bin okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.