Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

378 syf.
8/10 puan verdi
Çok bilinmeyenli çok denklem
Yazarımız soruyor ki; “Fizyolojik ve ruhi oluşumuzda mücadeleyi, gayreti ve ızdırabı yok etmek mümkün müdür?” Ben de soruyorum ki; “Böyle bir şeyin mümkün olmasını ister miyiz ?”
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni Dünya
kitabını hatırladık mı ? Mutluluk ve tatmin üzerine dizayn edilmiş, endişe duymayan, üzülmeyen bir dünyada yaşamak, acı hissettiğimizde kafaya diktiğimiz bir soma ile unutuvermek, harbiden ister miyiz böyle bir yaşam ? Dosto Amcamız "Beni korkutan tek bir şey var: Acılarıma değmemek.” diyor. Haklı mı ? Peki ya hepsinden evvel ‘insan nedir’ diye sorsam ? Kimiz biz, neyiz, sırf mutluluktan hoşnut olmayan, acı da gerek bize, acısız yaşanır mı abi diye sahip olduğumuz psikopatça düşüncemiz nereden geliyor ? İşin özü, son derece kompleks bir varlığız hocam. Yaşadığı, büyüdüğü ortama göre yediğine içtiğine göre değişkenlik gösteren tuhaf bir yaratığız. Tek bir bilim altında incelenmek tarzımız değil. Parçalanamaz bir bütünüz nihayetinde. Her bir ilim kendi objesinde açıklamaya çalışıyor, pek bir şey de veremiyor ama deniyor en azından. İnsanlar çok bilinmeyenli çok denklem misali. Bazı insanlar var ki kendini merak edip araştırmak, keşfetmek yerine ot gibi yaşayıp gidiyor. Düşünmek zor zanaat diyeceğim lakin takdire değer bir enerji de sarf etmiyoruz bu eylemi gerçekleştirirken. Enerji kullanımına yapılan zamlar yüzünden tasarruf modunda kullanmayı tercih ediyoruz sanırım. Bir de yaşadığımız toplumda kendini bilen, yüksek farkındalığa sahip insan modeli yerilmekte, hatta kimi zaman deli muamelesi ile karşılanmakta iken neden böyle bir işe kalkışalım ki orası da ayrı mesele. Pohpohlanıp göklere çıkarılmak varken… Nerede kalmıştık hocam? Hah evet insan demiştik.. Hiç yol almamışız ya neyse. İnsan sadece gözün görebildiği görüntüden, tenden, organlardan mı ibaret ? Düşünce dediğimiz o şey de ne ? Hani zamandan ve mekandan bağımsız olan. Zamandan değil ama biraz mekandan bağımsız olup, düşünce eylemini gerçekleştirelim mi ? Mesela insan tarifi hakkında fikir paylaşımı yapmak için bir maddiyatçı ile bir maneviyatçının bir araya geldiğini hayal edelim. Karşılarına oturup, çekirdeğimizi ve gazozumuzu da alıp seyretmelik bir ortam. Kaçırmamak gerek, birazdan kaos çıkacak çünkü. Maddiyatçı olarak bakalım olayımıza; dokulardan, organlardan, sıvılardan meydana gelmekteyiz. İşaret parmağımızla hafif bastırsak dağılım gösterecek beyine sahibiz. Anatomistlerin parçaladıkları bir kadavrayız hocam, kimyevi cevherler toplamıyız sadece. Bunun yanında psikologların tetkik ettiği bir şuur, iç gözlemin her birimize sırlarını açıkladığı şahsiyetiz. Bir dakika bunlar da neyin nesi, nereden geldik, şuura, şahsiyete. Tamam o vakit tek taraflı bakmayalım olaya. Şimdi de manevi açıdan ele alalım; şuur/ bilinç/ zihin/ ruh artık adına ne dersek diyelim bir şey var. Varlık diyemeyiz çünkü cismen yok. Beynin karmakarışık labirentine ve onun sinir fonksiyonlarına girmek istesek bile hiçbir tarafta şuura rastlayamıyoruz. Beyin dokuları ile bilinç arasındaki bir muamma hocam. Harbi zor mesele. Çocukluğumuzdaki bir anıyı bütün detaylarıyla kaydeden, renkleri, sesleri, hatta duyguları aynı canlılıkla kayıt altına alan garip bir sistem. Var aslında ama yok. Şimdi biraz uzaklaşalım buralardan. Üç uzay boyutundan zaman boyutuna atlayalım. İnsan sonsuz bir varlık değil zamanı tanımlamadan insanı nasıl anlayalım. Eksik kalır. Uyarayım biraz hareket etmemiz gerekecek. Güneş doğmadan kalkmışız, giyinmişiz eşofmanlarımızı doğayı keşfe çıkıyoruz. Doğa derken, kendi doğamızı keşfedeceğiz ama önce yalnız kalmamız, kendi kendimize olmamız gerekiyor. Zamanın bir nehir olduğunu düşleyelim. Bugün bu nehrin yanında yol alacağız. Geldik nehrimizin yanı başına. Gün doğmak üzere neşe içinde ilerliyoruz ve nehrin yavaş aktığını düşünüyoruz. Çünkü heyecanlıyız, nehirden daha hızlı yol aldığımızı sanıyoruz. Öğleye doğru nehir kendisini geçmemize izin vermez hale geliyor ve hızla akmaya başlıyor. Bu duruma şaşırıyoruz elbet yarış içine giriyoruz nehirle derken gece yaklaşıyor ve yoruluyoruz, yavaşlayıp duruyoruz artık. Ama bak hocam nehre, kaldığı yerden akmaya devam ediyor. Hem de hiç kimseyi sallamadan, umursamadan... Ne de güzel ilerliyor.. Velhasılı insan öyle bir kitap ki, her harfinde okunası nice ciltler yazılıp paketlenmiş. Hatta zıt oluşumların bir arada ahenkle durduğu enteresan varlık. Yumuşak, bozulabilir ve birkaç saat içinde dağılabilir bir maddeden meydana gelmiş gelmesine ama önüne çıkan fiziksel, ekonomik, sosyal çöküntülere çelikten yapılmışçasına karşı bir güçlük koyup üstesinden de gelen, yıpranacağı yerde güçlenen bir psikopat. Sürekli bizden ilgi bekleyen, kaynayan ve her an değişime hazır bir evren olan zihnimizi ziyaret etmek isterseniz bu kitap güzel bir başlangıç olabilir. Başlangıç dedim çünkü ne kadar bilirsek bilelim geleceğimiz nokta yine hiçbir şey bilmediğimiz olacaktır. Keyifli okumalar dilerim ((:
İnsan Denen Meçhul
İnsan Denen MeçhulAlexis Carrel · Timaş Yayınları · 1998572 okunma
··
170 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık, çok güzel bir inceleme olmuş.
zehra okurunun profil resmi
Düşünceleriniz için teşekkür ederim ((: Musmutlu akşamlar dilerim !
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Bir hafta olmuş ve bir okur bile okuduysa eğer bu güzel, emek verilmiş incelemeye yorum yapmamış mı? Şaşırdım vallahi doğrusu! ( Edit: https://1000kitap.com/erkutdem arkadaşım ben yazana kadar araya yorum atmış. 😁😁😁 ) Şimdi öncelikle bunun için; "Kimiz biz, neyiz, sırf mutluluktan hoşnut olmayan, acı da gerek bize, acısız yaşanır mı abi diye sahip olduğumuz psikopatça düşüncemiz nereden geliyor ?" yazına istinaden, sana eğer okumadıysan,
Jack London
Jack London
abimizin
Adem'den Önce
Adem'den Önce
adlı kitabını önereceğim. Olaya gayet farklı bir yaklaşım sunuyor ve insana; "Neden olmasın?" gibi bir hissiyat veriyor. Bu kitabı bana topluca bir gönderi ile bir okur arkadaş göndermişti ve hâlâ meçhulleri oynuyor ve o kendini biliyor. ;) Neyse, konu sapmadan biz gene geçmişse dair korku ve düşüncelerde kalalım. Ben bunun genetik ve kalıtsal olduğu düşüncesindeyim. Bunu ufak bir örnekleme yapmak gerekirse, bugünkü neferlerimize bakınız lütfen. Daha biz onların yaşında çelik çomak, çamurda çakı oynarken, onlar şu an ellerinde en ala akıllı telefon ve tabletler ile bu tür şeyleri hatmemiş olarak geliyorlar dünyaya. Kimileri diyecek ki, efenim o zamanlar tablet vardı da biz mi kullanmadık. Evet, haklısın güzel kardeşim, ben de ilk defa el atarisi istediğimde bir posta "Hak ettin mi!" dayağı yemiştim ve mesleğime 24 yaşımda tanıştığım bilgisayar sonrası 28 yaşımda başladım. Keşke beni dövmeselerdi de, bana o gün o basit cihazı verselerdi. Şu an bulunduğum konumdan daha da ileride olacağıma da eminim. Ama olmadı, senin dediğin gibi şartlar buna el vermedi, ama şimdi ben o şartları kendi çocuğuma naklediyorum. Hiçbir şey yapmadan bile, onun bende olan birçok şeyi yaptığını gündelik olarak gözlemliyorum ve evrimin dur duraksız, DNA'mıza kodlamasıyla devam ettiğini anlıyorum. An'ları yaşamakta olan bireyleriz ve bu an'ları nasıl ve ne derece verimli geçireceğimiz kendi ellerimizde. Aslına bakarsanız, milyonlarca seçeneğin en iyisi olarak, bu düşsel ortamda aralanan bir an'ı dolduruyoruz ve sisteme olumlu ya da olumsuz katkımız oluyor. Yapıcı olmak, manevi anlamda etrafına iyi gelmek varken, sadece dünyevi diye tanımladığımız materyallerin büyüsüne de kapılabiliriz. Bu hasıl olduğunda, yapıcılık otomatikman yok oluyor ve tüketen, gezegene/sisteme yük olan bireyden öteye gidemiyoruz. Hele ki sanal bir duygu seline kapılma riskiyle karşı karşıyayız ki, sormayın gitsin derim. Her şeyin bir yazılım ve (el ile) kavranabilir metadan fazlası olduğunu unutmamak gerekliliği düşüncesindeyim. Şu da bir gerçek ki (belki buna ben bile dâhilim), yapay bir şekilde icat ettiğimiz iletişim ağı koptuğunda, hayalden uyanacağız ve dünyaya/sisteme verdiğimiz asıl tahribatın farkına o zaman varacağız. Bazılarımız bu yapay sistem olmadan ne yapacaklarını bile bilemeyecek düşüncesindeyim. Ama bir gün elbet tüm bu çılgınlık son bulacak. Klişe de olsa, Şef Seattle; "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." demişti diyeceğim. Para bize her şeyi yaptırıyor ve enerjimiz paranın temelini oluşturuyor. Biz o enerjimizi sağlayan son ırmağı kurutup, yağmura fayda olacak son ağacı kestiğimizde gerçekten rüyalarımıza imkân kılan enerjinin temelini baltalayarak sonumuzu getireceğiz. Ha, insanlık soyu devam edecek mi (?), tabii ki de devam edecek. Yoksa şu ana kadar ne burada olurduk ne de senin güzel incelemeni okuyor olurduk. Ama olumlu ya da olumsuz her ne yapıyorsak, kendimize ve gelecek neslimize yapıyoruz. Bir de unutmadan şunu ekleyeyim de, bari azıcık da bilimsel olsun. 😁😁😁 Bu gezegende yaşayan tüm canlılara uzay'dan Hubble teleskobu ile zoomlayın. En sona ulaştığınızda, göreceğiniz tek şey atom (zerre) olacaktır. Ola ki, şansınızı az biraz daha zorladınız, o zaman proton, nötron ve elektron'u göreceksiniz. İşte sizi bir arada tutan budur ve öldüğünüzde, deyim yerindeyse, enerjiniz tükendiğinde, beyninizin gönderdiği kendini imha etme "self-destruction" komutu ile bu üçlü bir arada olmayı bırakacak ve doğaya geri dönüşüm başlayacaktır. Aynı şekilde, gelecekte kuantum mikroskopları keşfedildiğinde, atom altı parçacığa kadar indiğimizde göreceğimiz tek şey koca bir evren olacaktır... Sonrası mı? Çok uzun abi ya!!! :) Günün güzellikler içinde geçsin Zehracan. :))
2 önceki yanıtı göster
zehra okurunun profil resmi
Abican inceleme solda sıfır kalır değerli düşüncelerinin yanında. Harikulade yorumun için müteşekkirim. Jack London abimizin Adem'den Önce adlı kitabı okunacaklar kitaplarda yerini almıştır 👍 Gelecek gümbür gümbür geliyor ve evet teknoloji ile yeni bir evrimleşmeye doğru yol alıyoruz. Değerli vaktini ayırıp okuduğun ve yorumladığın için tekrardan teşekkür ederim. 🤗🤗 Akşamın güzelliklerle geçsin ! 🤹‍♀️
1 sonraki yanıtı göster
Okumakguzeldir okurunun profil resmi
Harika bir inceleme, kaleminize sağlık.
zehra okurunun profil resmi
Teşekkür ederim ((: İyi akşamlarınız daim olsun..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.