Netice itibariyle görüldü ki, Türkçüler Türkçülüğü bir fikirden ziyade bir ülkü
veya mefkûre olarak görüyorlardı. Onlar için bu ülkünün dünya üzerinde herhangi bir
maddî karşılığı yoktu. Türkçülük, kalplerde ve vicdanlarda yerleşmiş bulunan, bazen
dinden dahi üstün görülen ve müphem bir olguydu.