Gönderi

510 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hasan Sabbah'ı, fedailerini, Alamut Kalesi'ndeki sahte cennetini hep ilgi çekici bulmuştum. Özellikle Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam' ın gençliklerinde çok yakın üç arkadaş olması beni çok şaşırmıştı. Bu kitabı da uzun zamandır okumak istiyordum vee sonunda okudum. ------------------------------- Öncelikle yazarının Fars ya da Türk kültüründen çok uzaklardan, Slovenya dan olması beni çok şaşırttı. 1938 yılında bilgiye ulaşmak şimdiki kadar hızlı değilken Hasan Sabbah' ın hikâyesini nereden duymuştu ve üzerine bir roman yazacak kadar neden ilgilenmişti? Sonrasında bu sorularımın cevabını kitabın sonundaki eserin İngilizce çevirmeni Michael Biggins in yazısında buldum. ( Kitabı bitirenlerin kesinlikle atlamaması gereken bir bölüm. ) ------------------------------- Okurken Hasan Sabbah'ı bir dahi, kararlılık ve sabır abidesi bir insan olarak mı yoksa bir katil olarak mı tanımlasam karar veremedim. Ama yıllarca düşünüp, her şeyi tasarlaması, bahçeleri oluşturması, fedaileri yetiştirmesi, onlarla devrin sultanlarının yüreğine korku salması kendi felsefesine göre müthiş bir başarı kesinlikle. ------------------------------- Kitabın anlatımına gelirsek; yazar kendisini dışarıda tutarak hikâyesini tamamen kahramanların dilinden anlatmış. Hangi konuda ne düşündüğünü hiç belirtmemiş, okuyucuya kesinlikle karışmamış. Bu da kitaba büyük bir gerçekçilik katmış. 1900 lü yıllarda Alamut Kalesi'nde yaşıyormuş hissiyle, bir an sıkılmadan, bazen büyük bir korkuyla, olanlara inanamayarak, bazen betimlemelere hayranlıkla bakarak okudum kitabı. Sonuç olarak hakkındaki bütün iltifatları hakeden harika bir kitaptı okuduğum. Okumayı düşünenler, tarihi roman sevenler hiç bekletmesinler.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201242bin okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.