Gönderi

Burjuvazi dünyayı karartmıştır. Geceyle gündüz birbirine girmiştir. Yıldızlar çekip gitmiştir. Pusulasız kalmıştır insanlık. Bereketli üzüm bağları kurumuştur. Tam bu sırada Thomas Paine görünür, cezaevi yıkıntıları arasında. Robespierre kara dumanlar arasındadır. Başı önündedir. Yüzü, yangın yeridir. Thomas Paine şöyle seslenir Robespierre'ye, "unutmadım kardeşim / Bastille'i yıkarken parçalandı tırnakların / 'dünyayı değiştirmek için / otuz namuslu insan arıyordun' ama burdasın şimdi / bulamadın otuz namuslu insanı ... " Robespierre, bunun üstüne şöyle konuşur, "bir zamanlar sen ... dedi /gök gürledi /şimşek çaktı /geçmişe uzanan işaret parmağı /öfkenin ışığında tarihi deliyordu /sen ... / 'dünyanın herhangi bir yerinde / hapishanelerim boştur / sokaklarımda dilenci yoktur ( .. .) ben onun saadetinin koruyucusu / olduğum için insanlık alemi benim dostumdur denirse / işte o zaman o memleket anayasası / ve hükümeti ile övünebilir' demiştin". Dilenci yok. Cezaevi yok. Böyle bir dünya için yola çıkıyor burjuvazi. Oysa IMF'siyle, Dünya Bankası'yla bütün insanları dilenci yaptı. Ya cezaevleri ... dolup taşıyor. Bu burjuvazinin kesin başarısızlığıdır.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.