Gönderi

..Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Halide Nusret’in Edirne’de öğretmenlik yaptığı dönemde çarşaf ve peçenin yasaklandığı haberinin ardından resmî baloların düzenlenip dans edilmesi emri gelir Ankara’dan. Bu emrin yarat-tığı şok Zorlutuna’nın Bir Devrin Romanı adlı kitabına bakın nasıl yansımış! “Günlerden bir gün Ankara’dan emir gelmiş denildi, çarşaf, peçe yasak. Bayramlarda, kurtuluş günlerinde falan, resmî balolar olacak, hükümet erkânı, eşleriyle beraber gidip dans edecekler. Muallim hanım ve beylerin gitmeleri de mecburî.”1 Halide Nusret bu emrin toplumdaki tezahürünü, “Kimi çok sevindi, kimi az sevindi, kimi de azıcık yadırgadı” diyerek dile getirir. Kendi düşüncesini ise belirtmez. Sadece emre itaat ettiklerinden ve dans dersi aldığından bahseder. Halide Nusret’in bu durumdan rahatsız olsa bile bunu, ne o günün şartlarında, ne de bu eseri kaleme alırken ifade edebileceğini sanıyoruz. Zaten şayet bu emre karşı gelse idi öğretmenliğe ve yazarlığa devam etmesi, eserlerinin bugün bize ulaşması mümkün olmazdı. Kendisinin bu durumdan hoşnut olmadığının satır aralarından anlaşılması ise zor değil: “İlk isyan bayrağını kaldıran da vali beyin hanımefendisi oldu. Bir akşam, hepimizin içinde kesin bir ifade, kararlı bir sesle. “Bakınız Beyim, dedi, rica ediyorum, bana bir daha böyle bir teklifte bulunmayınız. Ben bu yaştan sonra, sizin hatırınız için baloya gitsem bile, bir köşede başı örtülü, otururum. Fakat asla kalkıp dans edemem, çoluk çocuk maskarası olamam.” Balo dönüşü bebeklerinin ölüsünü buldular Şahsî görüşünü saklamasına rağmen, dans etmeyi reddeden valinin hanımı hakkındaki şu cümleleri aslında içinden geçenlere tercüman olmaktadır: “Ben bu muhterem kadındaki sağlam karakteri; çok sene sonra Celal Bayar’ın rahmetli eşi Reşide Hanımefendi’de görmüşümdür. Bir üçüncüsünü görmedim.”2 Bu ifadeden açıkça yeni emre karşı çıkan valinin eşine saygı ve muhabbet duyduğu anlaşılıyor. Öğretmen olarak dans etme mecburiyeti ortaya çıkınca devamında yaşananları ise şöyle anlatır: “Ben, uğursuz mütareke yıllarında, Kalamış’ta Belvü Gazinosu’nda dans edenleri görmüştüm. Başları duvak gibi beyaz tüllü, züppe, sosyete hanımları; düşman subayları ile dans ediyorlardı. Deliye dönmüştüm. Ağlaya ağlaya oradan kaçmıştım. Ondan sonra, birkaç filmden başka, bir yerde dans görmemiştim.”3 Burada dans ile alâkalı olarak çizilen tablonun olumsuzluklarla dolu olduğu gözler önündedir. Halide Nusret’in içinden bu duygular geçmesine rağmen dayatılanlara boyun eğer: “Fakat dans etmek; medenî, adeta ‘meslekî’ bir mecburiyet olunca, küçük öğretmen Salih bana dans öğretti... O kadar faziletli, akıllı, nazik bir çocuktu ki onu git gide öz kardeşimmiş gibi sevme- ye başlamıştım. Bana candan, yürekten ‘Abla’ derdi. Balolarda ‘kavalyem’di. Hep onunla giderdim baloya.”4 Meslekî bir gereklilik olarak baloya giden sadece Halide Nusret değildi elbette. İlk dans yıllarında Edirne’de yaşanan Mustafa Kemal, manevî kızı Nebile’nin düğün töreninde, onunla dans ederken (17 Ocak 1929). ve yürekleri dağlayan bir başka olayı da taşımıştı satırlarına: “Genç bir öğretmen karı koca, biraz hasta olan üç aylık be-beklerini bırakıp baloya gitmişler, sabaha yakın eve dönünce, salıncakta çocuğun ölüsünü bulmuşlardı. Genç ana baba ile beraber hepimiz ne kadar yanmış, yakıl- mıştık o zaman. Hâlâ da hatıra içimde kabuk tutmuş bir yara gibidir.”5 Bu acı olay mantık sınırlarını zorlayan türdendir. Hiçbir anne babanın gönül rı-zasıyla, evde hasta bebeklerini tek başına bırakıp eğlenmeye gidebilecekleri müm-kün görünmemektedir. Bu zor şartta dahi baloya gitmeleri “Ankara’dan gelen emir”in ne derece kuvvetle uygulandığı-nı gözler önüne sermektedir. Bir Devrin Romanı adlı hatıratında Halide Nusret’in yorum katmadan, kendi gö-rüşünü bilerek ve isteyerek açığa çıkarma-dığı hadiselerdir bunlar. Bu şahitlikleri, tarihe not düşmesi açışından önemlidir. Derin Tarih Dergisi - Ocak 2020 Şerife Nihal Zeybek Dipnotlar: 1. Halide Nusret Zorlutuna, Bir Devrin Romanı, LM Yayınları, İstanbul 2004, s. 237. 2. Zorlutuna, a.g.e, s. 237. 3. Zorlutuna, a.g.e, s. 238. 4. Zorlutuna, a.g.e, s. 238. 5. Zorlutuna, a.g.e, s. 239.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.