Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Artık Kabil'deki hiç kimseye güvenemezdiniz; belli bir ücret ya da gözdağı karşılığında herkes birbirini satmaya hazırdı;kardeş kardeşi, hizmetçi efendisini, arkadaş arkadaşı. Ahmet Zahiri on üçüncü yaş gününde akordeon çalan sanatçıyı düşündüm. Bazı arkadaşları ile bir araba gezintisine çıkmış,daha sonra ensesinden kurşunlanmış cesedi yol kıyısında bulunmuştu. Refik'ler, yoldaşlar her yerdeydi. Kabil'i iki gruba ayırmışlardı: dinlenenler ve dinlenmeyenler. İşin en kurnazca kısmı da, kimin hangi tarafta olduğunu kimsenin bilmemesiydi. Bir elbise provası sırasında, terziye rastgele söylenen bir şey, gelişigüzel bir yorum, sizi doğruca Poleh-çarki zindanlarına götürebilirdi. Et alırken kasaba sıkıyönetimden yakınan biri kendini bir anda parmaklıkların ardında, bir Kalaşnikov'un namlusuna bakarken bulabilirdi. Bir akşam yemeğinde, evinizin mahremiyetinde bile ölçüp biçerek konuşmak zorundaydınız; refik'ler sınıflara kadar girmişti; çocuklara ana-babalarını ispiyonlamayı, neleri duyup kimlere aktarmaları gerektiğini öğretiyorlardı.
Sayfa 116Kitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.