Gönderi

Vasya kımıldamaya cesaret edemiyordu. Bu apansız mutluluğun, bu parlak, ışıktan kanatlı mutluluğun, yüreğinden uçup gitmesinden korkuyordu. Sanki şimdiye kadar, yaşamın anlamını hiç bilmemiş, hissetmemiş, anlamamıştı. Ama şimdi, onu kavramıştı. Ne umutsuzluk, ne telaş, ne iş, ne keyif ne de bir amaç peşinde koşmak, yalnızca yaşam: saf ve basit. Yaşam; leylakların üstünde dönen arıların, ağaçlarda öten kuşların, çayırda cırlayan ağustosböceklerinin yaşamı gibi. Yaşam! Yaşam! Yaşam!
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.