Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Alın Yazısı Hangi Dildedir?
YouTube kitap kanalımda Antigone kitabını anlattım ve Yunan mitolojisine başlangıç kitapları önerdim: ytbe.one/pjLJWRBNSAw Gerçekten yazılmış bir kadere göre mi yaşıyoruz yoksa kaderimizi kendimiz mi belirliyoruz? Dünyada bugüne kadar pek çok kader tanımı yapılmış. Mesela Yunan mitolojisinde Moira'lar var. Klotho, Lakhesis ve Atropos adlı 3 kader tanrıçası insanın kader ipliğini örmeye başlar, zamanı geldikçe o iplik bükülür ve iplik kesilince de insan ölür. Hatta Yunanlarda kaderi Zeus bile değiştiremez, baş Tanrı bile kadere boyun eğer. Bunu Zincire Vurulmuş Prometheus kitabında da görebiliriz: "KORO Olacağı yöneten kim? PROMETHEUS Üç Moira’lar ve unutmak bilmez Erinys’ler. KORO Zeus onlar kadar güçlü değil mi? PROMETHEUS O da olacağın elinden kurtulamaz" (s. 22)
Zincire Vurulmuş Prometheus
Zincire Vurulmuş Prometheus
Yunanlar dışında eski Germen ve İskandinav dinlerinde kurban edilen hayvanların kanlarının akış yönüne göre geleceği okuma; karganın, kartalın veya diğer kuşların uçuşundan geleceği tahmin edebilme gibi insanın kaderini ve onu bekleyen geleceğini öğrenmek istemiş eski insanlar. Peki, İslam'da kaderin durumu nasıl? Yunanlardan farklı olarak Allah, kaderi de elinde tutandır. Izdırari kader, insanın kendisinin belirleyemeyeceği özellikleri olan saç, ses, cinsiyet, coğrafya ve bunun gibi şeyler olurken, ihtiyari kader insanın tamamen kendi çabasıyla kendi kaderini belirlemesi üzerinedir. Bunları niye anlattım ya da bunların Sophokles, Oidipus efsanesi ve Antigone ile nasıl bir alakası var kısmına gelelim şimdi. Bugünlerde kader konusuna biraz kafa yoruyorum. Çeşitli kaynaklardan hangi milletlerin nasıl bir kader anlayışına olduğuna dair araştırma yapmaya çalışıyorum. İnsanın önüne çıkan bir yoldan gidince diğer yoldaki bütün ihtimaller çöpe mi gidiyor, yoksa biz de bize en uygun kaderi ararken Minotor gibi bir labirentte kısılı mı kalmışız, bunu anlamaya çalışıyorum. Antigone, Oidipus'in kızı mesela. Ama zaten Oidipus Kompleksi de tam bundan dolayı doğmuş. Oidipus, Laios ile İokaste'nin oğlu iken İokaste'nin düşünü yorumlayan Teiresias, Oidipus'un babasını öldüreceğini söylemiş. E bunun üzerine Oidipus evde kalabilmiş mi? Tabii ki küçük yavrucak Oidipus'u dağa yollamışlar sonra, aynı Zeus'un küçüklüğü gibi bir dağda büyümek zorunda bırakılmış. Yolda karşılaştığı babasını nefsi müdafaa yapabilmek için öldürmek zorunda kalmış. Sonra Thebai'ye varabilmesi için Sphinks adlı canavarın sorduğu soruları bilmesi gerekirmiş, soruları bilmiş ve gitmiş sanki şehirde hiç kadın kalmamış gibi tamamen bilmeden annesi İokaste ile evlendirilmiş. Yani aynı Zeus ile Hera'nın kardeş ve eş olması gibi, Oidipus ve Iokaste de anne-çocuk ve eştir. Böyle bir ilişkiden doğan çocuklar da kadere el mahkum olarak doğmak zorunda kalmıştır. İşin ilginci de bu zaten... Antigone, kendi kaderinin bu şekilde olacağını nasıl belirleyebilirdi ki? Çünkü Oidipus daha o doğmadan istemeden de olsa kendi annesi ile evlenmişti. Peki, Oidipus, kendi kaderinin bu şekilde olacağını nasıl belirleyebilirdi ki? Oidipus'un babası Laios, Pelops'un oğlu Khrysippos'a karşı cinsel arzu duymuş ve bu yüzden Laios'un sülalesi lanetlenmiş. Yani sırf Laios'un işlediği bir suçtan dolayı aile lanetleniyor ve bunun suçunu çocuklar da çekiyor. Peki, kader neden kişi seçiyor? Kaderin neden kişi seçtiği konusuna şu anlık bir cevap veremesem de Antigone'un bu kitapta Kreon ile olan muhabbetleri bugüne kadar okuduğum en etkileyici şeyler arasındaydı diyebilirim. Çünkü Antigone, devlet iktidarının aldığı kararlara boyun eğmeden karşı çıkabilen insan ile Prometheus arasında kalmış bir karakter. Ama aynı zamanda devletin, Tanrı kararlarına uymadığını da açıkça belirtebilen bir cesareti var. Her zaman kararlarının arkasında ve hiç yılmadan, direniyor, dayanıyor aynı Vergilius'un dinsever Aeneas'ı gibi. Antigone bence modern zamanda da devletinin kararlarını benimsemeyip bir Tanrı'ya inanan insanın karşılığıdır. 1984'ün Winston'ı gibi etrafında özgürlük olmayan distopik dünyayı savunmaz. Guy Montag gibi kitapları yakmayı hiç istememektedir. Cesur Yeni Dünya'daki Vahşi gibi sonradan vahşileştirilmiş ve devletinin getirdiği şartlandırma mekanizmalarına inanması beklenmiştir. Ama o devlete değil, Tanrı'ya güvenmeyi seçmiştir. Biz de kendi kaderimizi kendi çabamız ve emeğimizle belirleyebilenlerden oluruz umarım. İşçi kazalarına fıtrat deyip geçmemeyi, başarısızlıklarımıza kader deyip de bahaneler sunmamayı, kadere mahkum olmamayı öğreniriz umarım. Zira unutmayalım ki; "Yönetimi ele geçirmiş nice iktidar sahibi kişi ya da partiler vardır ki, karşılarına dikilip direnen tek tük düşünce sahiplerini susturup yok edebileceklerini sanırlar, oysa sonuç umduklarının tersine çıkar: İktidar sahipleri devrilir gider, düşünce sahipleri yener ve kalır." (s. 14)
Zincire Vurulmuş Prometheus
Zincire Vurulmuş Prometheus
İşte bu kadar basit. Var ol Antigone.
Antigone
AntigoneSophokles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20224,691 okunma
··
1.504 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Oğuz Aktürk
Oğuz Aktürk
☺️ nedense incelemeni okuduğumda hazırladığın videolarında arka fondaki kütüphanende Kuranı Kerim’i tüm kitaplarının üstüne koyduğun anlar geldi.:) Bu hareketin de bana Levhi Mahfuz diye isimlendirilmiş Allah’ın tüm olacak iş ve eylemleri,şahısları takdiri ilahî ile önceden yazdığı ,yaratıcı irade vasfıyla kullarının duaları(söz ve fiilî) ile bazılarını değiştirebileceği ,insanın tâbî olduğu zaman ve mekan dışında Allah’ın olduğu gayb denen yerde herşeyin üstündeki kitap.. Sorduğun soruyu zaman zaman hepimiz soruyoruz bence.Kader neden şahıs seçer? Bu soruya tam manasıyla anlayarak cevap veremiyeceğimi ‘Lucy’ filminde hepsinin laboratuvarda ekrana bakıp yolda giden bir arabayı zamanı hızlandırdıklarında artık göremedikleri sahnesinde biraz kavramış ve ikna olmuştum.Zaman en hızlı seviyede aktığında biz arabayı orda görmüyoruz ama araba orada ve yolda gidiyor. Düşündüğüm şey,insan sınırlı kabiliyetlerde bir canlı ve zamanın bir bölümünü algılayabiliyor ve sadece sınırlı mekanlarda yer alabiliyor.Hâkimiyet alanımız o kadar dar ki tüm olup bitenleri anlayabilecek ne tüm zamanlar kontrolümüzde ne de mekanı baştan başa görebileceğimiz bir konumdayız. Kader ,neden kişi seçer? Allah ın iki yaratıcı iradesi olduğunu söylüyorlar kevni ve teşri irade şeklinde. Kevni irade de hoşlanmasa da yarattığı herseyin toplamı, teşri ise hoşlandığı ve insanların yapmasını istediği eylemler ,düşünceler. Levhi Mahfuz denen tüm şahıs ,eylemlerin önceden yazıldığı kitap var çünkü plan ve takdir Allah’ın belirlediği gayb âlemi denen yerde.O belirliyor ana hatlarıyla her şeyi. Şahısların iş ve eylemlerine kendilerine bırakılmış iradeleri ile karar verdikleri dar bir alan var. İnsanın zaman ve mekana tâbi olduğu söylenirken olacak iş ve eylemlerin önceden bilinmesiyle birleşince bu ikisinin kesiştiği yerdeki şahıslar olayların ana karakteri oluyor gibi görünüyor. Hz.Muhammed’in yaptığı duaları okuyorum.Yürürken, otururken, yan yatarken her durum ve şartta gece uyandığı ânın hemen sonrasında Allahım seni tesbih ederi,benim bilgimi artır bir şeyin doğrusunu öğrendikten sonra kalbimin sabit kalmasını sağla.Tüm kötü ,noksan,ihmal olabilecek zararlı herşeyden sana sığınırım,dili daima dua halinde.Ve biz biliyoruz ki açıkça söyleniyor çünkü dualar ile alın yazımız ve takdiri ilahiyi yeniden yeniden şekillendirebilecek irade kısmı bize bırakılmış. Oidipus durumu korkunç bir durum ayrıca.Murakami’nin Sahilde Kafka kitabında da işlenmiş beni de kader konusunda epey düşündürmüş bir mevzuydu.İşte bu olaya bakış açısında durduğumuz yer,değerlendirme yapabileceğimiz yer, zaman ve sınırlarımız kısmında sınırlı ve noksan olduğumuz için tam bilgiye ulaşamıyoruz. Sen okursun bu yorumu Oğuz☺️
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Son noktasına kadar okudum tabii ki, çok değerli bir yorum olmuş. Bu kadar çaba sarf eden ve karşıdakine bilgi katmak için uğraşan insan kalmadı pek artık sitede, o yüzden çok teşekkür ederim bu yazdıkların için. Önceden kevni ve teşri irade kısımlarını duymamıştım ama kendi kaderimizi belirlemenin daha alt bir kümede gerçekleştiğini söylediğinde aklıma yattı doğrusu. Zaten bazen ne kadar uğraşsak da o alt küme, kendisini kapsayan kümenin iradesini geçemiyor. Senin yorumundan bambaşka bir inceleme olurmuş, şaka yok. :) Eline sağlık...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.