Gönderi

İşte öylesine bir alışkanlık olarak tekbir getirdiğimiz, sık sık suçüstü yakalandığımızdan belli. "Çalış" diyorsun, "aldırma onlara, bismillah de ve yürü!.." "Olur mu?" diyor, "Ben onlarla nasıl baş edebilirim?" Ekliyor: "Baksana nasıl da güçleri var!" Estağfurullah de ve tekbir getir: Allahuekber! Allah'tan da mı güçlüler? "Yürü!" diyorsun, "Eğer yürürsen varırsın; çünkü yürüyenler hep vardılar." "Sahi mi?" diyor ama inanmıyor. "Arabam yok ki" diyor ve ekliyor: "Ama onların uçakları var; sesten hızlı giden, görünmeyen, saatte bilmem kaç mil yapan. Ben onları nasıl geçerim?" "Tövbe estağfurullah" de ve tekbir getir: Allahuekber! Sen Allah'ı 'elde var bir' saymadıktan sonra, kaç paralık olursan ol, solda sıfırsın... Sağda sıfır olmakla solda sıfır olmak arasındaki fark, olmakla olmamak arasındaki fark kadardır. Uydularıyla her şeyi görüyor muymuş? Her şeyi görene ne derlerdi? Basîr!.. Radarlarıyla her şeyden haberdar mı oluyorlarmış? Her şeyden haberdar olana ne derlerdi? Habîr!.. Sevdiğini yüceltir, onore eder, ihya eder; kızdığını alçaltır, zelil eder, rüsva eder, imha edermiş, öyle mi? Peki bunu yapana ne denir? Muizz ve Muzill!.. Düşmanını kahreder, dünyaya geldiğine pişman eder, yeryüzünü başına yıkar, ocağına incir ağacı diker, gücünün önünde kimse duramaz, yaptığından sual olunmaz, intikamı pek şedit, istediğini zorla, söke söke alır; karşı konulmazmış ha!.. Yani Kahhâr, Cebbâr, Müntakîm?..
Sayfa 35 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
··
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.