Gönderi

Yeryüzü ayetleri
Yeryüzü Ayetleri güneş soğuduğunda bereket yeryüzünden uçup gitti ve çayırlar kurudu ovalarda ve balıklar kurudu denizlerde ve toprak ölülerini kabul etmez oldu gece, rengi solmuş pencerelerde durmaksızın birikip taşan kuşkulu bir hayaldi ve yollar, sonlarını karanlığa bıraktı kimse aşkı düşünmez kimse fethi düşünmez oldu artık ve kimse hiçbir şey düşünmez oldu artık yalnızlığın mağaralarında kan, esrar ve afyon kokuları yayarak beyhudelik geldi dünyaya gebe kadınlar başsız çocuklar doğurdular ve beşikler utançlarından mezarlara sığındı ne acı günlerdi, ne kara ... ekmek, tanrısal görevin şaşırtıcı kudretini mağlup etmişti yoksul peygamberler kutsal buluşma yerlerinden kaçtılar ve İsa'nın kayıp kuzuları çöllerin çaresizliğinde onları çağıran çoban seslerini işitmez oldular bir daha sanki devinimler, renkler, görüntüler tersten yansıyordu aynaların gözlerine ve alçak soytarıların başları üzerinde ve fahişelerin arsız yüzlerinde tutuşup yanan bir şemsiye gibi kutsal bir hale ışıldıyordu zehirli, kekre buharlarıyla alkol bataklıkları miskin aydınlar kalabalığını derinliklerine çekip sürükledi ve sinsi fareler altın yaldızlı varakları köhne dolaplarda kemirdi güneş ölmüştü güneş ölmüştü ve yarın çocukların belleğinde belirsiz, yitik bir imgeydi onlar bu eski kelimenin garipliğini iri, kara bir lekeyle betimliyordu ödevlerinde insanlar düşmüş insanlar güruhu lanetli cesetlerinin ağırlığı altında yılgın, yorgun ve şaşkın gurbetten gurbete koşuyordu cinayetin acıtan isteği avuçlarında kabarıyordu bir kıvılcım, ufacık bir kıvılcım bazen ansızın bu suskun, cansız kalabalığı içten parçalıyor birbirine düşürüyordu erkekler, birbirinin gırtlağına bıçak saplıyor kandan bir yatağın ortasında buluğa ermemiş kızlarla yatıyordu onlar, kendi vahşetlerine gömülmüştü ve ürkütücü günahkarlık duygusu kör ve budala ruhlarını felç etmişti idam törenlerinde daima urgan mahkumun gözlerini basınçla yuvalarından fırlattığı anda onlar kendilerine dönerdi yorgun ve yaşlı sinirleri şehvetli bir imgeyle sancırdı ama meydanların dört bir yanında fıskıyelerden dökülen sulara dalıp gitmiş bu küçük caniler görülürdü her zaman belki hala sönük gözlerinde, donukluğun derinlerinde su sesindeki saflığa inanmak isteyen yarı canlı, kırık dökük bir şey cansız bir kımıldanış vardı belki fakat ne sonsuz bir boşluk ... güneş ölmüştü ve yüreklerden havalanıp uçan o kederli güvercinin adının iman olduğunu bilmiyordu kimse ah, ey tutuklu ses umutsuzluğun heybeti bu lanetli gecenin hiçbir yerinden ışığa doğru bir tünel kazamayacak mı? ah ey tutuklu ses ey seslerin en sonuncusu ...
·
11 görüntüleme
Şəhla Rşd okurunun profil resmi
Hər biri öz yazdıqlarıyla, yaratdıqları ədəbi nümunələrlə özünəməxsusdur, gözəldir.
Ayat javadpour okurunun profil resmi
آنگاه خورشید سرد شد و برکت از زمین ها رفت سبزه ها به صحراها خشکیدند و ماهیان به دریاها خشکیدند و خاک مردگانش را زان پس به خود نپذیرفت
Şəhla Rşd okurunun profil resmi
Farscam olmadığından öz dilindən oxuya bilmədim, təəssüf ki. Ancaq şeirləri möhtəşəmdi. Bütün şeirlərini sevərək oxuduğum tək tək şairlərdəndi. 👍
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.