Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Rotterdamlı Erasmus
Kitabın ilk sayfalarında Ahmet Cemal'in oldukça açıklayıcı ve bilgilendirici sunuş yazısı bizleri karşılıyor. Zweig'in 'eşsiz üslubuna' biraz daha yaklaşarak eski tercümeyi güncellendiğini ifade ediyor. Zweig, Erasmus'un düşünce yapısını anlatırken vurguladığı noktalar, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, aşama aşama ortaya konulur. 'İngilizler, Almanlar ve Fransızlar arasındaki her türlü nefreti (s.98)' saçmalık olarak nitelendirerek, 'İsa adının hepimizi birleştirmesine rağmen, bütün bu deli saçması adlandırmaların bizi hala birbirimizden ayırması neden?' (s.98) diyerek de yaşadığı dönemi de eleştirir ve adlarımızın farklı olması birbirimize farklı davranmayı gerektirmez der. Avrupa'nın yaşadığı bu hoşgörüsüzlük, bağnazlık ve düşmanlığın eğitim yetersizliğinden kaynaklandığını ve gelecek nesile bir görev olarak, ayrıştırıcılık yerine birleştirici nitelikte düşünce yapısının aşılanmasının önemine vurgu yapar. Zweig, Erasmus'un yaşadığı dönemde gördüğü savaşların yıkımı ile ilgili düşüncelerini de bizlere aktarır. Zweig buradan hareketle, Erasmus'un bu savaşların bir 'adalet' ortaya çıkartmayacağını ve etki tepki ile yıkımların devam edeceğini; halkın mutsuzluğu ortadayken, bazı çevrelerin bundan hoşnut olduğunu ve 'bir savaş nasıl haklı olabilir (s.101)' diye bir sorusunu da bizlerle paylaşır. Zaten 'haklı savaş haksız savaş' kavramı yüzyıllardır sorulan, irdelenen bir konu ve bu kavram üstüne de onlarca kitap yazılmış. Dini, siyasi, ekonomik, felsefi bakış açılarına göre kavram değişik haller alıyor. Zweig, Erasmus'u masaya yatırarak ameliyat etmiş ve özellikle hümanizm kavramından yola çıkarak, Erasmus'u konuşturmuş. Daha sonra sazı eline alarak çalmaya başlamış. Yani artısıyla eksisiyle değerlendirmiş. Zweig, hümanist düşüncenin halka tepeden bakmasını, bu düşüncenin temel yanlışı olarak görüyor. Hümanizm nedir, ne değildir bu konuda düşüncelerini açıklarken, Erasmus'un yaptıklarını, yaşadığı dönemde yaşananlar ile kıyaslar. Hümanizmin iyi hoş olsa da, bunu yayanların halktan kopuk olduğunu ve tezlerini odalarında, dış ortamdan bağımsız oluşturup, var olan yapıyı görseler bile yine de düşüncelerinin akademik düzeyde kaldığından da bahseder. Zweig, Luther ile Erasmus'u fiziki, psikolojik, düşünce, eylem olarak kıyaslar. İkisinin de benzer ya da eksik olan yönlerini kendine has üslubuyla anlatır. Erasmus ve Luther'in özde aynı olmakla birlikte uygulamada uç noktalara varan farklılıklarına da değinir. Erasmus'un 'yavaşlığına' karşın Luther'in 'saldırganlığına' dem vurur. Halktan kopuk, arka planda kalmayı seven, düşüncelerini korkmadan savunmak yerine alt perdeden 'ben söyledim' dercesine içe oynayan bir portreyi bizlere 'deneme' türünde anlatmaya çalışıyor. Zweig'in diğer kitaplarında olduğu gibi şiirsel anlatım, betimlemeler, ayrıntıya girme, dönem içi kişilerden alıntılar bu kitapta da yoğun bir şekilde yer almaktadır. İdeal bir Avrupa için aşırılıktan kaçınmayı savunan ama bu savunusunu çok uzaklara kadar dillendiremeyen, ulaşabildiği yerlerde ise anlaşılamayan bir kişinin yaşam öyküsünü Zweig'in anlatımıyla okuyoruz. Erasmus'un arzuladığı düzeni ise şu an Avrupa Birliği bile tam olarak yapamamaktadır. Zweig yine bizi peşine takıp sürüklüyor. İpteki yağmur damlacıkları gibi süzülüp gidiyoruz. Zweig, Erasmus kitabını 1934 yılında yayımlamış. 2. Dünya Savaşı öncesi ortamda bağnazlığa karşı özgür birey ve toplum ideali sevdasıyla kaleme almış. Ama kimse kale almamış. Günümüzde de aynı şekilde bağnazlık, yabancı düşmanlığı, yobazlık alabildiğince cüretkar bir şekilde toplumların genlerine işlemiş bir şekilde devam ediyor. Yani Erasmus'un kendi zamanından bu zamana çağlar geçse de bazı şeyler hiç değişmeden devam ediyor. Erasmus'un hayatına odaklanarak yetiştiği ortam ve döneminde yaşanan gelişmelerden de bizleri haberdar ediyor. Bu sayede yan olaylar eşliğinde bunların ana olaylara etkisini de daha iyi kavramamızı sağlıyor. Ayrıca Erasmus'un günümüze ulaşan
Deliliğe Övgü
Deliliğe Övgü
adlı kitabı hakkında da ayrıntılı açıklamalarda bulunuyor. Zweig'in biyografi-deneme türündeki kitapları her daim üst kategoridedir. Genellikle novella (kısa roman) ve hikayeleriyle tanınsa da, esas Zweig, -bence- biyografi-deneme türünde yazdıklarıdır. Zweig tarzı biyografi okumak isteyenlere tavsiye ederim. Bu kitabı 9 - 13 Ocak 2020 tarihleri arasında okuyup inceleme yazısı ise 9 Şubat 2020 tarihinde 1000Kitap sitesine eklenmiştir.
Rotterdamlı Erasmus
Rotterdamlı ErasmusStefan Zweig · Can Yayınları · 2019663 okunma
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.