Darwin, Türlerin Kökeni kitabında, insanlardan bahsetmemiş olsa da, ikinci en önemli kitabı olan The Descent of Man (İnsanın Türeyişi) bu konuya adanmıştı. Darwin, Beagle ile yaptığı dünya seyahatleri sırasında, yerli nüfusların birçoğunu görmüş ve fiziksel özelliklerini dikkatle incelemişti. Irklar ve alt türlerle ilgili konuşurken, o çağın dilini kullanıp artık destekleyemeyeceğimiz hafif tanımlar kullanıyordu: Ancak, insanlık mevkisine eriştiğinden beri, farklı ırklara bölündü ya da daha doğrusu alt türlere ayrıldı. Zenciler ve Avrupalılar gibi bunlardan bazıları birbirlerinden o kadar farklılar ki, bir doğa bilimciye, numuneler verilecek olsa ve bunun dışında bir bilgi verilmese, bunları kesin net ve doğru türler olarak düşünebilir.
Darwin, Türlerin Kökeni kitabında, "ırk'' kelimesini yaşayan şeylerin türlerini tanımlamak için kullanmıştı. "Örneğin lahananın birkaç ırkından bahsetmişti." Ancak büyük fikrinin temelinde, canlıların zaman içinde sürekli akışının kabulü söz konusuydu. 1871'de İnsanın Türeyişi kitabında, Darwin mükemmel bir önseziyle insanoğlunun ırklarındaki özelliklerin ne kalıcı ne de saf olduğunu anlattı:
Bir ırka ait olan ya da kalıcı olan herhangi bir özelliğin adlandırılması pek olası değildir.
··
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.