‘Sade bir geçiş dönemi figürüdür Sade’ın evreninde insanın hiçbir üstünlüğü olmadığı için insan eylemi de “özünde ne iyi ne de kötüdür”. Doğanın bakış açısından evlilikteki cinselliğin tecavüzden farkı yoktur. Sade insanın cömertliğinin gerçeklikle çelişen bir ütopyayı içerdiğini kanıtlamak adına tarihteki bütün kültürlerin, hatta dinlerin gerçekleştirdiği zulümlerin bir dökümünü yapar. Batılı geleneğin eğitimi Sade olmadan eksik kalmaya mahkûmdur. Sade, tüm sevimsizliğiyle birlikte yüzleşilmesi gereken bir yazardır. Satır satır Rousseau'yu hicveden Sade, Darwin, Nietzsche ve Freud’un saldırgan teorilerini önceden haber verir. Muhafazakâr ve liberal hükümetler tarafından mahkûm edilen Sade, yirmi yedi yılını hapishanede geçirmiştir. Kitapları yasaklanmış, ancak on dokuzuncu yüzyılda sınırlı özel baskılarla avantgarde Fransız ve İngiliz yazarlara ulaşabilmiştir.
Sade’ın kutsal âyinlerinde, kural ve sınır tanımaz haz düşkünleri kamçılayıp, ırzına geçip, iğdiş ettikleri kurbanlarının etlerini çiğ çiğ yiyip kanlarını içerler. Kibar Fransız aristokrasisinin bir ürünü olan Sade, kendi kültürünü ilkelleştirir ve dekadanlaştırır. Cinsel eylemler, cinselliğin gizlediği vahşiliği teşhir etmek adına saldırı ve sakatlamalarla birlikte gerçekleşir. Freud’da olduğu gibi cinsellik güdüsü ahlâkî karmaşa ve tekbencilik anlamına gelir.