Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Çüş Orhan Pamuk, çüş! Önce bir-iki haftadan buyana hemen her yerde, hattâ ATM’lerde bile reklâmı yapılan, bahsi daha açılır açılmaz hayranlık krizlerine girilen ve yüceltile yüceltile göklere çıkartılan bir romandan aynen aldığım şu paragrafı okuyun: “...Bir dönem skandal ve cinayet haberlerini öne çıkaran gazeteleri Oidipus ve Rüstem benzeri hikâyelere çok rastladığım için okudum. İstanbul’da iki çeşit hikâye okur tarafından çok seviliyor, ucuz gazetelerde çok yayımlanıyordu. Birincisi; oğlu askerde, hapiste, uzaktayken babanın, genç ve güzel geliniyle yatması, olayı fark eden oğulun babayı öldürmesiydi. Çok işlenen ve sayısız çeşitlemeleri olan ikinci cins cinayet ise, cinsel açlık içindeki oğulun, bir cinnet anında zorla anasıyla yatmasıydı. Bu oğulların bazıları kendilerini durdurmaya ya da cezalandırmaya çalışan babalarını öldürüyordu. Toplum tarafından en çok nefretle karşılanan oğullar bunlardı: Ama toplum onlardan babalarını öldürdükleri için değil, zorla analarıyla yattıkları için nefret ediyor, adlarını bile anmak istemiyordu. Baba katili bu oğulların bazıları bir pisliği temizleyerek nam yapmak isteyen hapishane ağaları, kabadayılar veya kiralık katil adayları tarafından öldürülüyordu. Bu cinayetlere devlet, hapishane yönetimi, gazeteciler, hatta toplum karşı çıkmıyordu...”. İÇİNİZ KALKTI DEĞİL Mİ? Okuyanın âsabını lâçka eden, özellikle de “ana-oğul” bahsine gelince artık ikrah ettiren bu ifadeler hangi romanda mı geçiyor? Başlıktan zaten anlamışsınızdır: Orhan Pamuk’un yere-göğe konamayan son kitabında, “Kırmızı Saçlı Kadın”ın 114. sayfasında! Tamam, kayınpederin geline tecavüze kalkışması maalesef nadiren de olsa yaşanan hadiselerdir ama bu rezaletlerin haberleri gazetelerde hiçbir şekilde yeralmaz ve yayınlanmamalarının başta gelen sebebi de, yazılmalarının kanunen yasak olmasıdır. Üstelik aynı yasak sadece bizde değil, birçok Avrupa ülkesinde de mevcuttur. İsmini vermeyeyim, Avrupa’nın en çok okunan yazarlarından birinin birkaç sene önce yayınladığı kitabında benzer bir hadiseyi değil yazması, üstü kapalı biçimde de olsa ima etmesi yüzünden hapse düşmekten son anda kurtulmuş olduğunu edebiyat çevreleri gayet iyi bilirler. Hele diğer iddia! Çocuk annesine tecavüz edecek, bunu farkeden babasını öldürecek, sonra hapse düşecek, orada öldürülecek, hadise basına aksedecek, gazetelerin üçüncü sayfalarında çarşaf çarşaf yazılacak ve hemen herkes “Herifi gebertmekle aman ne iyi etmişler, ellerine sağlık” diyecekler, İstanbul gazetelerinde bu haberlere sık sık rastlanacak, üstelik okur da bunlara bayılacak! Neredeyse kırk senelik gazeteciyim, ucuz yahut pahalı hiçbir gazetede “oğulun anası ile yatmasını” ve ardından gelen cinayetler zincirini konu alan tek bir haber bile görmedim; üstelik bu hadiselerin “ucuz gazetelerde çok -Nobelli yazar herhalde ‘sık sık’ demek istiyor- yayınlandığına” da hiç tesadüf etmedim! Gazetelerde böyle bir sapıklıklar silsilesine tesadüf eden varsa buyursun, göstersin! İŞTE, BÖYLE BİLİNECEĞİZ! İlgi çekmek ve romanın kurgusunu güçlendirmek maksadıyla yazılan iğrenç bir hayâlin, yani “anaoğul ilişkisi” ve arkasından gelen cinayetler zinciri palavrasının neticesini hayâl edebiliyor musunuz? Bu roman da senelerdir devam eden bildiğimiz pazarlama çabalarının neticesinde mutlaka yabancı dillere tercüme edilecek, yayınlandığı memleketlerde tabîi bol bol reklâmı yapılacak ve yabancı okuyucunun hatırında öncelikle malûm iddia kalacak: Oğulların annelerine tecavüz edip babalarını öldürmelerinin ve hain evlâdın da hapishanede ortadan kaldırılmasının Türkiye’de sık sık rastlanan, sıradan bir hadise olduğu! Başlıkta kullandığım “Çüş” ibaresi için affınızı rica ediyorum... Aslında daha değişik bir başlık düşünmüştüm ama arkadaşlar “Ana-oğul üzerine kurulu böylesine menfur bir hayâlin başlıkta kullanılması bile yakışıksız olur” dediler ve dolayısı ile “Çüş” ile yetinmek zorunda kaldım. Ama bu “Çüş”ün yanına arzu ederseniz “Yuh”, “Ohaaaa!” vesaire gibi ünlemler de koyabilirsiniz. “Kırmızı Saçlı Kadın”daki bu utanç verici hayâli yorumlamakta zaten bu ünlemler ile daha nice sıfatlar bile kifayetsiz kalır. Murat Bardakçı (17 Şubat 2016 tarihli köşe yazısı)
··
127 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Yazarın anlattığı tam da budur, kitabı okumadan yazar meydan alevinde ateşe veriliyor. Murat Bardakçı'nın kendini bu kadar komik duruma düşürmesine inanamadım. Kitabı okuyun orada ensest ilişki yok, yunan tarihinde ve iran tarihinde olan iki mit incelenmiş o kadar.
Bu yorum görüntülenemiyor
Sadettin TANIK okurunun profil resmi
Murat Bardakçı yanlış yapmıştır. Murat Bardakçı'nın bu yazısını; durumdan vazife çıkararak, ihbar kabul edecek ve kitabın toplatılmasını isteyecek savcılar çıkacaktır.
Bu yorum görüntülenemiyor
Mithril / Nobody okurunun profil resmi
Kitabı okumadım, sadece Bardakçı'nın yorumuna ilişkin yazıyorum. Bahsedilen iki mit de olsa bunlar gerçek. Evet ikinci (anne-oğul) olayı gazetede okuduğumu anımsamıyorum ama ilkini anımsıyorum. Öte yandan daha yakın tarihlerden söyleyeyim, Son 1 yıl içinde gazetelerde çarşaf çarşaf tüm köyün genç bir kız çocuğuna tecavüz haberleri vardı. Sanıklar arasında öz abileri de vardı. (Hepiniz hatırlarsınız). Gazeteleri kenara koyalım, Türkiye'Nin en çok izlenen TV programlarına geçelim, Merak ettim bu gazeteci bey bir gün Müge Anlı'Nın programını izlemiş midir? İzinli olduğumda, tatil olduğumda denk geldiğim, ya da akşam eve döndüğümde annemin "Kızım, Müge Anlı'da ne oldu biliyor musun?" cümlesinin devamında anlattığı nice ensest rezalet sözkonusu. Bunlar acı gerçekler. Dile getirilmeli ki engellenmeli. Deve kuşu gibi kafamızı toprağın altına gömersek o sorunlar silinmez, sadece biz görmemiş oluruz. Bu bir çözüm değildir.
Sadettin TANIK okurunun profil resmi
Esengül, kısacası artık her şeyiyle tam bir Orta Doğu Ülkesiyiz!
Muhammed Işık okurunun profil resmi
Orhan Pamuk bilinçli şekilde " Büyük Yazar ", " Nobel Ödüllü Yazar " ünvanı aldığı için bu tür romanları yazması gayet doğaldır.
Muhammed Işık okurunun profil resmi
Dokunulmaz, dokunulamaz alanlarımız var olduğu için sorunlarımızı çözemiyoruz. Toplumumuzda kitapların yazamayacağı, haberlere çıkamayacak o kadar çok utanç verici olaylar oluyor ki kitaplarda yazanlar devede kulak bile kalmıyor. Sorunun ne olduğu bilinmezse sorunlar nasıl çözülecek ki? "Sus", "Dokunma", " Konuşma" ile bir yere varamayız. Yazmaktan, konuşmaktan korkmaya devam ettiğimiz sürece bir yere varamayız. Sorunlarımıza çözümler bulamayız...
mehmet aysu okurunun profil resmi
Murat Bardakçı batılılar bizi böyle bilecek derdine düşmüş :D sanki mükemmel herşeyin dört dörtlük olduğu ileri derecede medeni bir ülkeyiz de bizi yanliş tanıyacaklarmış gibi :) çok değil az biraz sokaklara çıkıp sapkınliği hissetmesi zor değil
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.