Kent sakinleri karanlık odalarında, ne gücün ne de aklın çare etmediği doğal felaketlerin, yeryüzünü yok eden depremlerin yol açtığı bu şaşırtıcı duruma boyun eğmişlerdi. Nesnelerin düzeni ne zaman sarsılsa, güvenlik duygusu ne zaman yok olsa ve genelde insanların ya da doğanın yasalarınca korunan şeyler ne zaman kör ve kaba güçlerin eline düşse bu duygu duyulur. Tüm bir ulusu evlerinin harabeleri altına gömen bir deprem; yatağından taşıp köylüleri ve sığırları boğan, damlardan çatı kerestelerini uçurup herşeyi sürükleyip götüren nehir; direnen herkesi öldüren, geride kalanları tutsak alan, taşıdığı kılıç adına kentleri yağmalayan ve top sesleri arasında Tanrı'ya şükreden zafer kazanmış ordu : Bunların tümü de tanrısal adalete olan inancımızı sarsan, tanrı'nın koruyuculuğuna ve insan aklına beslediğimiz, bize öğretilmiş olan güveni yok eden korkutucu ziyaretlerdi.
Sayfa 80 - Bordo Siyah Klasik Yayınlar (2005-İstanbul)