2018 yılı Nobel ödüllüne sahip yazar Olga Tokarczuk’un Koşucular romanı birçok irili ufaklı hikâyeden oluşmakta. Bazı hikâyeler birçok başlık altında devam ederken bazıları ise tek başlık altında 3-4 satırda bitmekte. Açıkçası çok övülen ve Nobel kazanmış bir yazarın kitabını biraz beklenti ile elime aldım. Fakat sonuç tam bir hayal kırıklığı oldu benim için. Oldukça yavan öykülerden oluşmasının yanı sıra, sanırım kitabın en büyük handikabı öyküler arasında hiçbir bağ bulamamam oldu. Yazar ölüm, kayıp hissiyatı, yaşam gibi genel konular hakkında öyküler yazmış gibi dursa da öykülerin toplamda hizmet ettiği herhangi bir sonuç yok. Daha da kötüsü öyküler birbirinden tam olarak da bağımsız değil. En azından öyle olsa bir öykü derlemesi kitabı diyebilirim. Ama yazar öyküler arasında bir bağ kurmaya çalışmış ama hiç becerememiş gibi duruyor. Uzun zamandır okuduğum en amaç yoksunu kitap diyebilirim kendisine. Hatta bazı yerlerde yazar resmen aklına geleni yazmış diye bir izlenim bıraktı bende. Uçak kalkar, uçar ve sonra da iner gibi 3-4 satırlık hiçbir anlam ifade etmeye yazılar var kitabın bazı yerlerinde. Ya beni aşan çok üstün bir edebiyat şaheseri ve ben bunu anlamaktan çok uzağım, ya da tamamen deneysel olarak yazılmış ve hiçbir amacı olmayan bir kitap. Şahsen ben keşke okumasaydım dedim.