Gönderi

Müellif diyor ki: "Manayı dışlayan maddecilik ne kadar tehlikeliyse, maddeyi dışlayan maneviyatçılık da o ölçüde tehlikelidir. Dünyaperestlik insana ne kadar zararlı ise, ahiretperestlik de öyledir. Dine kafa tutan bilimcilik ne ifade ediyorsa, bilimi dışlayan dincilik de onu ifade eder."138 Bu tür cümleler, sadece dengeyi sağlama hatırına kurulmuş olduklarını düşündüğüm için, zihnimde hep infial uyandırmışlardır. Zira gereksiz ve yersiz denge sağlama çabaları, insandaki adalet duyugusunu rencide etmektedir.139 Bu genel değerlendirmeden sonra ifade edeyim ki “ahiretperest" deyimi, benim için çok çok yeni olup, zihin dünyamda bır karşılığı yoktur ve kanaatimce isabetsiz bir uydurmadır. Çünkü insan ”dünyaperest” olabilir ama aynı anlamda ve aynı ölçüde ”ahiretperest" olamaz. Zira insan, ”ahireti yok sayarak" yaşayabilir ama ”dünyayı yok sayarak” yaşayamaz. Yiyip içme, giyinip kuşanma, barınma, ısınma vb. zaruri ihtiyaçları dolayısıyla, ahiretten koptuğu ölçüde dünyadan kopamaz. Herhalde bu düşünceden dolayı olsa gerektir ki, bugüne kadar böyle bir kullanım icad etmek düşünülmemiştir. İkinci ve asıl önemli konu ise şudur: Üretim, ihtiyaca binaen yapılmalıdır. Aksi halde ürün ya elde kalır, ya da ancak devlet desteğiyle, zorlama yöntemler ve illegal yollarla tüketim sağlanır ki, bu da hoş bir durum değildir. Fikirler de böyledir. Üretilen fikirler toplumda bir yanlışı tashih etmeli, bir boşluğu doldurmalı, bir güzelliği ikame etmeli, bir çirkinliği bertaraf etmelidir. Bu çerçeveden bakıldığı zaman bugün bu ülkede veya başka İslam ülkelerinde, acaba insanlar, maddeyi dışlayacak bir maneviyatçılık, ”ahretperestlik” ölçüsünde dünyaya boşvermişlik, bilimi dışlayan bir dincilik anlayışı içinde mi bulunmaktadırlar ki, müellif bu konuda bu tumturaklı ifadelerle ikazda bulunma ihtiyacı hissetmiştir? Eğer böyle düşünüyorsa bunu örneklendirerek temellendirmelidir. Zira bu konu öyle bir kalemde geçilecek bir konu değildir. Ancak müellif de farkındadır ki, günümüz insanı maddeperestlik, dünyaperestlik ve bilimperestlikte artık öylesine mesafe almıştır ki, bu tavrınin dindeki yerini bile merak etmemektedir. Lüks tüketim, israf, gösteriş merakı, artık muhafazakâr kesimi bile tamamen teslim almıştır. Marka merakı bizlerin, yani muhafazakâr ailelerin çocuklarını daha derinden kuşatmış bir haldedir. Henüz bu dünya ile tanışmamış olanlar varsa, emin olunuz sadece imkânları elvermediği içindir. Yoksa imkâru olduğu halde bu kötü alışkanlıklara yakasını kaptırmayan hiç kimseyi tanımadım. Bu konuda araştırma yapan sivil toplum kuruluşlamun zaman zaman yayınladıkları raporlarda bile, artık bu acı gerçek yer almaktadır.
··
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.