1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Albert Camus'un çok okunan Yabancı kitabı yorumu ile sizlerleyim. . Kitabımızın ilk cümlesi çok can alıcı. Belki de şimdiye kadar okuduklarım arasında en etkileyici ve vurucu cümle ile başlıyor. '' Bugün anne öldü. Belki de dün, bilmiyorum.'' . Buradan sonra söyleyeceğim şeyler az miktarda spoiler içerir ancak okurken o keyfi çok da azaltmayacak şekilde küçük şeyler mevcut. Genç kahramanımız Meursault çevresinde meydana gelen birçok olaya toplumun baktığı veya düşündüğü gibi yaklaşmıyor. Örnek verilecek olursa annesinin ölüm gününü bile hatırlamıyor, bilmiyor. Cenazesinde bir damla yaş dökmemesi de bunu gösteriyor. Bundan başka cenaze sonrasında yaptıkları da umursamazlığını gösteriyor. Bir insanın annesi ölse tüm yaşantısı ile bağlantısı kopmaz mı? Kopmayanlar vardır elbet ama genellikle böyle olur. Meursault da kopmayanlardan. Annesinin yaşını bilmemesi de cabası. . Sevgilisi olan Marie'nin evliliğin ciddi bir iş olmasını söylemesine rağmen Meursault '' ciddi değil'' diyor. Aynı biçimde bağlı olduğum başka bir kadından aynı teklif gelse '' elbette'' kabul edeceğini söylüyor. Kadın onu sevip sevmediğini soruyor, benim bu konuda bir fikrimin olmasının mümkün olmadığını söylüyor. Gördüğümüz gibi bu kadar hayati bir konuda dahi olaylara çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşan bir adamın öyküsü. . Toplumumuzun bize dayattığı bir tür kalıplar vardır. Yukarda örnek verdiğim şekilde kalıplar. Bir insan bu kalıplara giremiyorsa, onlara uyamıyorsa eğer işte o zaman ''yabancı'' konumuna geliyor. Dışlanıyor. Bu konu bakımından romanı okurken konu benzerliğinden dolayı '' Dönüşüm'' kitabı aklıma geliyor. Orda da sırf görünüşünden dolayı toplumdan dışlanan bir insanın öyküsünü okumuştuk. . Olaylara nesnellikle bakan Meursault, annesinin ölümünün ileriki yaşamını ne derece de etkileyeceği ortaya çıkacaktır.

YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019112,4bin okunma

·

1 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hüseyin Yağmur