Son on asırlık Batı kültüründe sanat eseri,
kilise ve diğer güçler adına, insanı bilinçsizce
yönlendiren, sürükleyen bir telkin ve kandırma
aracı olarak kullanıldı. Tasvirci sanat, genellikle
tasvir ettiğini yüceltmek, sevdirmek veya
küçültmek gibi etkileri beraberinde getirir.
Böylece kişinin bilinçle karar verme hakkı yok
olur. Bu etki Batı kültürünün temel niteliğidir.
Oysa bütüncü, tezyînîci, strüktüralist yaklaşımda
sanat eseri bu telkini yapmaz ve yapmak
imkânından da mahrumdur, yalnızca insanın
yaşadığı dünyayı güzelleştirmeye yöneliktir. Bu
durumda insan güzelleştirme eylemine katılmak
hak ve sorumluluğundan başka, hayatının diğer
kararlarında kısıtlanmamıştır. Tersine, tam
bağımsız ve hürdür. İslâm dünyasında görülen
çevrenin sadeliği, insanî ölçüsü, tevazuu, geçiciliği, güzelliği, insanı sürükleme iddiasında
olmaması, yukarıda sözü edilen temel görüşün
ürünüdür.