Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

175 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Gramer kuralları bize 'insan'dan 'insancık' söcüğü yapabilir. Hatta, 'Tanrı'dan 'tanrıcık' da yapabilir. Fakat, biz yapmalı mıyız? Yapamayız! Dilin canlı yapısı, kültür, irfan buna izin vermez. Ne olsun ki, sözün kökü veya gövdesi - cık (-cik, -cuk, -cük) eki alabilir. Bu 'istediğimiz gibi' hareket edebileceğimiz anlamına gelmez, dile karşı duyarsızlıktır. Çevirmenlik çok hassas bir meslektir. Kısacası, şunu demek istiyorum ki, Dostoyevski, "İnsancıklar" adlı roman yazmamıştır. O, "Бедные Люди" (Bednıye Lyudi) adlı roman yazmıştır. Kelimesi kelimesine "Fakir İnsanlar" diye çevirebilir, içerikle bütünleştirmek için üzerine düşünebiliriz. Sahiden, ben soruyorum; 'insancık' ne demektir? Burada 40 üzeri farklı baskıya baktım, sadece biri bu eseri "Yoksullar" diye çevirmiş. "İnsancıklar"a bunu tercih ederim. Ciddi anlamda Dostoyevski okumamış ve değerlendirmemiştim. "Yeraltından Notlar" ile yazarla ciddi tanışlık sürecimizi başlatmış oldum. Öcesinde ise bende öyle bir algı oluşmuştu ki, Dostoyevski deyince karamsar bir "tablo" canlanmalı gözümde, bir sosyopat, bir psikopat, psikolojik tahlillerle kafayı bozmuş, bunalımlı biri hayal edilmelidir. Oysa, okuyorum ve anlıyorum ki tam tersi söz konusudur. İncelikten, naiflikten, empatiden kopacak, çatlayacak bir adam; sevgiden, aşktan sızlayacak bir adam... Rus insanını sana öyle sunuyor ki, kemiklerini sızlatıyor. Bu adam göz yaşları eşliğinde yazmış olmalı. "Bednıye Lyudi" benden tam not aldı, hem de edebi anlamda. Şu, bir kez bana kanıtlanmış oldu ki, sadelik ne kadarsa derinlik ve büyüklük de o kadardır. Bu eserde ne var merak ediyor musunuz? Bir odaya tıkışıp, onu perde ve tahta levhalarla dört hisseye bölerek yaşayan insanlar var. Ve betimlemesi! Roman= betimleme. Bu eserle artık Dostoyevski ile el sıkışmış oldum. Yoksulluk, fakirlik övünülecek değildir elbette. Yazar da övmüyor zaten. Fakirliğin insanları düşürdüğü durumu sosyolojik, psikolojik ve edebi ölçüde aktarıyor bizlere. "Acın imanı olmaz" atasözünü, "Fakirlik bir kapıdan girince din öbür kapıdan çıkar" hadisini hatırladım. "Fakrım fahrımdır." ve buna rağmen "Veren el, alan elden üstündür" hadislerini de hatırladım. Her açıdan kendimce baktım esere. En çok neyi mesele ettim biliyor musunuz? Bu eserin sızısız okunamayacağını. Bak, olm, yazarlık bu işte! Haşiye: İlgi, beğeni ve yorumlar bu incelememe hâşiye yazma ihtiyacı doğurdu. 'İnsancıklar' kelimesi bana Türkçe'de hiçbir anlam ifade etmiyor. Rusça'da karşılığı da yok. 'Маленький человек' (Malenkiy çelavek) ifadesiyle küçük insan, ondan da insancık sözcüğü oluşturduk diyelim. Peki, Türkçe'mizde 'küçük' sözcüğünün fakir anlamına geldiğini gösteren bir bilgi kaynağı var mı? Azerbaycan Türkçesi'nde karşılığı olsaydı oradan anlamaya çalışırdım. Olsa olsa politik bir ifade (маленькие люди) olabilir diye düşünüyorum. Ya da burjuva veya feodal zihniyetin ortaya attığı sözcük olmalı. Tarih bilgimize dayanarak bu kelimenin hakkını vermeye çalışabiliriz. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Rusya'da serflik sisteminin mevcudluğu gerçektir. Fakat, biz bu hakikati Batı zihniyeti ve Sovyet sansürü üzerinden okuyoruz. Rusya tarihini bu zihniyetle yazanlara ( nasıl ki bizim tarih yazma metodumuz yok ve tarihimize batılı gözüyle bakıyoruz) Puşkin ta o zaman itiraz etmişti. Buna Dostoyevski de itiraz etmiştir. Politik ifadelerle edebi eserleri anlayamayız ve yanlış değerlendiririz. Hiç bu kadar zahmete gerek yok, romanı okuduktan sonra felsefi hülyalara dalmaya da gerek yoktur. Kitap elimizin altında, okuyoruz; fiziksel ölçülerine göre değerlendirilen insanlar görmüyoruz, zavallı diye niteliyeceğimiz insanlar da görmüyoruz. Fakir insanlar ve onların sosyo-psikolojik yapısı, duygu dünyası ve bunlarla ilgili ipuçları... "Бедный" (Bednıy) Türkçe'de fakir veya zavallı demek. Lakin, durum edebi eserde farklı boyuta ulaşıyor. Karamzin'in "Бедная Лиза" (Zavallı Liza) hikayesi vardır. Bu hikaye dilimize Yoksul ya da Fakir Liza diye çevrilmiş olsaydı ben yine itiraz ederdim. Önce Türkçe'mizi öğrenmemiz gerekecek; fakir ve zavallı arasında dağlar fark vardır. Üstelik birileri de çıksın desin ki, ben İnsancık Liza diye çevireceğim. Demekle oluyor mu!? Çeviririz ama ne derler!? Sen bu kitabı okudun mu demezler mi? Sen çevirmensin! Dostoyevski'yi dilimize aktarıyorsun ve bunun farkında mısın!? Sözcükler içinde bir kültürü, bir medeniyeti, bir mentaliteyi, tarihten bir kesiti aktarıyorsun. Roman yazmaktan daha zordur bu iş. Dil kutsaldır, kutsal bünyedir, sosyal varlıktır ve canlıdır. Daha ne diyebilirim ki! Sözü uzatmanın ne anlamı var!
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 201862,1bin okunma
··
312 görüntüleme
Feyza Kalkan okurunun profil resmi
"Fakat biz yapabilir miyiz?" sözüne karşılık olarak evet yapabiliriz. Anadili konuşucuları dili eğip bükebilir, anlık oluşum sözcükleri üretebilir. Hatta üretiyor. Bunu biz yapıyoruz. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişiler değil "biz".Örneğin ben "çaysadım" diyorsam ve karşımdaki kişi bunu anlıyorsa o zaman yanlıştan söz edemeyiz. Kaldı ki çevirmen anlık oluşum sözcüğü de üretmemiş. Gramer kurallarına uysun veya uymasın, fark etmez. Dilbilim şunu kabul eder: İnsan zihninin kabul ettiği dilsel üretimler doğrudur. O yüzden Nihal Yalaza Taluy'un yaptığı çeviriye yanlış diyemeyiz. "İnsancıklar" gayet yerinde, net ve çarpıcı bir başlık olmuş. Not: Eğer dille ilgili bir uzamanlığımız yoksa bu tarz yorumlar yaparak okucuları yanlış yönlendirmemek gerekir.
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Türkçe benim ana dilim. Soy ismim sizi şaşırtmasın. Kendi dilimizi iletişim sürecinde elbette ki tatmin edici bir şekilde konuşabiliriz. Hatta ailelerin bile kendi içinde kendi dili vardır. Fakat, 'istediğin gibi' hareket etmeye başıboşluk, had bilmezlik desek yeridir. Oysa insan had bilmelidir. Dilin canlı ve mucizevi ve hatta "yaratıcı" tarafına inanmadığınız için böyle düşünüyor olmalısınız. Biz, Nihal Yalaza'nın ahlakını ve dilbilgisini sorgulamıyoruz. Tanrı olmadığını ve dolayısıyla hata yapabileceğini düşünüyoruz. Bu eseri' insancıklar' adıyla çevirmeyi hatalı ve bu sözcüğün oluşturacağı olumsuz zihniyet açısından tehlikeli buluyoruz. Üslubum sert olabilir. Dil uzmanlığım yok ama 15 yıldır dil eğitimi süreci içindeyim. Dilin kültürle, tarihle, irfanla ve topyekûn inanç sistemiyle bir bütün oluşturduğunu hiç kimse inkar edemez. Sizin iyi niyetinizi anlıyorum. Lakin, bir taraftan da zihniyetin kelimeler ile oluştuğuna inanmanızı istiyorum. Zihniyeti bozarsak her şeyi bozarız. İnsanların sözcükler yüzünden ölüme sebebiyet verdiklerini söylersem inanır mısınız? Sert bir dil kullanmam ve hassasiyet talebim bu yüzdendir.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
12 öğeden 11 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.