Gönderi

Pürist olmayacaksınız fazla. Saflık arayışı hepimizi dar sokaklara sokuyor. Bende de var o arayış, o yüzden kimi zaman kendimi başarısızlığın sınırında hissederim. Hem başarmak hem de pürüten olmaktan vazgeçmemek çok zor bir çizgi... Aydın olmanın bir parçası da kendine yönelik şiddet. Yalnızca dışarıda değil, kendi içinizde de taşları sürekli yerinden oynatmak zorundasınız. Çünkü aydın olmak için kendinize ihanet etmek durumundasınız. Örneğin kendi zevklerinize ihanet edersiniz kaçınılmaz olarak. Araştırma yaparken insanlar yalnızca kendi düşündükleri doğrultusunda gidemezler. Kendinizi aşan konulara girmek zorundasınız. Bu da saflığınızdan vazgeçmek demek. Şöyle bir örnek vereyim: Ben klasik müzik, caz, pop müzik dinliyordum. Ama arabesk tartışmasında, arabeskten yana tavır aldım. Arabesk hele o dönemde benim dünyama, habitusuma hiçbir şekilde hitap etmeyen bir müzik. Boğaziçi’nde arabeskin ne kadar önemli bir müzik olduğunu anlatmaya çalıştığım ilk derste, çocukların gözünden nasıl düştüğümü gördüm. Paris’ten yeni dönmüşüm, entelektüelim, üst kültürü temsil edecekken bir tür “bayalığın” savunucusuymuşum gibi geldi onlara... Benim dünyamda yoktu arabesk. Ama topluma sadece kendi değerlerinizle, inançlarınızla, beğenilerinizle bakarsanız görebileceğiniz ya da görmek istediğiniz tek şey kendi uzantılarınızdır. Bu da toplumsal mühendislik yaptığınız ya da incelediğiniz toplumu -ötekinizi- küçümsediğiniz anlamına gelir. Kendinize olan sadakatinizden vazgeçmeden, ötekini anlamak mümkün değildir. Çünkü mobilite sağlamanız gerekir. Durduğunuz yerden başka bir tarafa gitmek, ama orada da kalmayıp geri dönmek lazım... Çünkü orada kalırsanız ötekinin sözcülüğünü yaparsınız. Yani sürekli olarak saflığın kırılması, püritenliğin yok olması lazım. Kolay değil, sevmediğiniz konuları çalışmak zorundasınız. Ben doktora tezime başlarken insanlar neden sol üzerine çalışmadığımı soruyor; “Bize ait konuları değil, kötü konuları çalışıyorsun” diyorlardı. İnsan her zaman kendi uzantısına bakmaz. Sadece aynı şeylere inandığımız, yakınlık kurduğumuz, kolektif bir dua gibi aynı fikirleri söylediğimiz bir araştırma dünyası, duymak istediğimiz sözleri en iyi söyleyenlerle konuşup birbirimizi sürekli alkışladığımız yalancıktan bir dünya olur.
Sayfa 138Kitabı okudu
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.