Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mana erleri ipekböceğine benzerler: hepsinin hayatında bir tırtıl, bir koza, bir de kelebek safhası görülür. Geleneğe göre koza çağını Yunus Peygamber, balığın karnında geçirmişse Yunus Emre, Taptuk'un kapısında ve yollarda geçirmiştir. "Yunus miskin, çiğ idik piştik elhamdülillâh!" şiirinin mânâsı bu olsa gerektir. "Erik dalına çıkıp orda üzüm yemek", bu olgunlaşma sayesinde tahakkuk etmiştir. Yunus'un, maddesini meçhuller perdesi arkasına saklaması da bir hikmete dayanır. Bu, dikkatimizi mânâ üzerine toplamak içindir. Fâni cephesini tam bir Hak ve tasavvuf adamına yakışır şekilde -âdeta- silmiş, yok etmiştir, mânâ olarak yaşamak için. Gözünü yumdukça Cennet'i görebilen, Cennet'i evinin bahçesi gibi tasvir eden Yunus'taki harikuladeliği izah ederken bin dereden su getirmeye lüzum yok, halk teşhisiyle "ermişlik" kelimesi maksadı ifadeye kâfi. O'nun sanatı, ancak, şiirin ermişliğiyle izah edilebilir ve halk tarafından konan bu teşhis, şairliğiyle birlikte şahsiyetinin öteki cephelerini de kavrar, içine alır. Şiirimizi, düşüncemizi, ilmimizi, musikimizi ve ülkümüzü beslemektesin, Yunus!
Sayfa 253 - Kapı, 2016, Arif Nihat Asya(1966)
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.