Alıntıların çokluğu konusunda hak verdim fakat devam kısmı konusunda yorumunuzu haksız buldum. Açıkçası dinlere karşı eleştiri olmasını saygısızlık olarak görmüyorum. Çünkü dinler insanların nasıl yaşaması gerektiğini söylediğinde ya da mesela siz inandığınız dinin kurallarına göre bir hakkında ya da bir olay hakkında yorum yapma özgürlüğüne sahipsiniz. Dinlerin de eleştirilebilir, tartışılabilir olduğunu düşünüyorum. Ki kadın hakları açısından benim de eleştirdiğim yönleri var çoğu dinin. Ayrıca ‘bunlar çok küçük şeyler takılırsak mutlu olamayız’ dediğiniz birçok aptalca gelenek ve kural çocukları gerçekten düşündürüyor ve çoğu da çocuğa karşı bir dayatma içeriyor. Yazara bu açıdan katılıyorum. Kültürel eleştirilere gelirsek, açıkçası bir kültürdeki ( veya dindeki) kuralların hepsi eleştiriye açıktır. Bir şey sırf kültürel veya dini diye iyi olmaz. O kuraldan etkilenen veya kötü etkilenen bir sürü insan olabilir. Aşkım, canım gibi sözcüklerle çerkezlerdeki eşinin isminin söylenmemesinin aynı şey olmadığı bariz ortada. Burada da eleştirinizi doğru bulmadım. Son olarak cinsellik konusuna geliyorum. Bu konu tartışılabilir olsa da yazarın cinsellikle bağdaştırdığı şeylerle verdiği örneklerin tutarlı olduğunu düşünüyorum. Birçok insan o gelenekleri hayatında uygularken anlık cinselliği düşünmese de bu geleneklerin temelinde cinsellik olduğu çok açık ( özellikle evlilik ve düğünlerde) yani bir çelişki göremedim cinsellikle bağdaştırmasında. Geleneklerdeki tek etken tabiki cinsellik değil ama büyük bir etken olduğunu kabul etmek gerekir. Feminist kısmına gelirsek de açıkçası bunu kötü bir şey olarak nitelendirmiyorum. Yaşadığımız dünya ve toplum belli. Sorun kadınların sürekli bir şey üretmesini istemek değil, onlara en azından üretip üretmeme özgürlüğü tanımak. Çoğu kadın kendisine dayatılan hayatı yaşıyor. Ve bundan mutlu da değiller. Ama öyle bir kıskaç var ki aileler, eşler, toplum onlara bunu olmayı öğretiyor. Ve sana bunu isteyip istemediğin bile sorulmuyor. Kimsenin ev hanımlarını aşağıladığı yok. Ama ev hanımlara sorsan belki de büyük bir kısmı bu hayatı kendinin seçmediğini söyleyecektir. Kendi seçimiyle bunu yapan insanlara zaten saygı duymaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok. Ama açıkçası topluma şöyle dönüp de baktığınız zaman bu seçme özgürlüğünün kadınlara tanındığını düşünmüyorum. Özellikle sizin örnek verdiğiniz ananeniz gibi eski kuşaktan olan insanlarda. Kadınsan annesin, evin hizmetçisisin ve bundan ibaretsin. Üzücü ama çoğunlukla böyle, bu kadar katı olmasa bile kadınlardan bu bekleniyor. Ve bu yazarın da belirttiği gibi bu bakış toplumun her kesiminde var. ( Son olarak eklemeyi unutmuşum, temizlikçi örneğinde, temizlik yapan kadının bunu meslek olarak yapmasının gayet saygın olduğunu söylüyor. Sorun o kadının tutup işini yaparken başkasının özel hayatı hakkında bu kadar soru sorup yazarı temizlik yapmıyor diye kendince suçlaması ki bu gerçekten mantıksız. Bu konuda “ yine eğitimliler gariban halkı aşağılıyor” klişesine düştüğünüzü düşünüyorum. Burada bir aşağılama göremiyorum, çünkü baştan hadsizliği yapan yazar değil orada bir iş akdinde olan temizlikçi kadın. )