Gönderi

Resulullah’ı (s.a.v) Ayakta Bırakanlar
Medine’de insanlara açlık ve kıtlık isabet etmiştir. Hayatın zor şartlarıyla boğuşulduğu bir ortamda Sahabe-i kirâm Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün vaazu nasihatleriyle müşerref olmaktadırlar. Ashabına minber üzerinde vaaz eden Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in konuşması dışarıdan geçmekte yiyecek vs. yüklü bir kervanın dikkat çekmesiyle bölünür. On iki kişinin dışında hemen herkes kervana doğru akın eder ve Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bulunduğu hal üzere ayakta bırakılır. Bunun üzerine şu âyet-i kerime nazil olur: “Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” [1] Ve Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: Nefsim yedinde olan Allah (azze ve celle)’a yemin olsun ki şayet hepiniz peş peşe gitseydiniz ve mecliste kimse kalmasaydı bu vadi size ateş olup akacaktı.”[2] Bir çok hadise gibi bu hadisenin de günümüze söyledikleri var elbet. Zira, hayatını Allah ve Resul davasına adamış, canını, malını, neyi varsa her şeyini bu uğurda feda etmiş sahabenin bir anlık dünya metaına akın etmesi ayetin nazil olmasına sebep oluyorsa, Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın miras olarak bıraktığı ne varsa terk edildiği, Yalancının sadık, doğru söyleyenin yalancı sayıldığı, Besmelesiz kitapların baş tacı yapılıp Allah adıyla başlayan kitapların hicrana mahkum edildiği, Hayatın her alanına hükmeden Kur’an’ın odaları süsleyen bir ziynet eşyası rolüne büründürüldüğü, Gayr-i islâmî kavramların “İslâmî” başlığıyla sunulduğu, tesettürün olmadık şekil ve stillerle dönüştürüldüğü, Sünnet inkârcılarının davet adı altında tahrif faaliyetleri yürüttüğü, İslâm güneşinin önüne konulan kalın perdelerle hakikatin ziyasının soldurulmaya çalışıldığı, Kısacası, ne kadar haksızlık varsa İslâm’a reva görüldüğü bir zamanda avmlerin yüzde biri kadar ilim meclislerini doldurmayan, Statların onda biri kadar camileri doldurmayan, küfrün modasına özendiği kadar Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ı numune almayan bir toplumun Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ı ayakta bırakmış olması nelere sebep olmaz ki? İctimâî hayattan ekonomik alana, inanç dünyasından ahlâkî sahaya kadar yaşadığımız güncel problemlerin sebep sonuç ilişkisini bu havzada değerlendirebilsek her şeyden önce Müslümanca düşünebilme erdemine sahip olmuş olacağız. Gerisi lafı güzaf…
Ömer Faruk Korkmaz
Ömer Faruk Korkmaz
Hoca --------------------------------- [1] Cumu’a, 11 [2] İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Daru Tayba, 1999, Baskı: I, VIII/123, Ebu’l-Leys es-Semerkandî, Bahru’l-Ulûm, III/449, Zâdu’l-Mesîr fî İlmi’t-Tefsîr, Daru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1422, Baskı: I, IV/284, Muhammed Senâullah el-Mazharî, Tefsîru’l-Mazharî, Mektebetu’r-Rüşdiyye, Pakistan, 1412, IX/285, Celaleddin es-Suyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr, Daru’l-Fikr, Beyrut, VIII/166
·1 alıntı·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.