Özellikle ülkemizin gelişmesini engellemek korkusu dayanılır bir baskı değildi. Geri kalmış bölgelerimiz -hele Doğu yok mu- her yazar ve her çeşit sanatçı için zorunlu esin kaynağıydı. Yalnız yaratırken mi... hayır günlük yaşantınızda bile bu baskıyı sırtınızda duyuyordunuz. Paltonuzu giyerken, atkısı bile olmayan milyonları düşünüyordunuz. Bir kitap okurken -ya da yazarken- eğitim eşitliğine kavuşamamış yüzbinlerce küçük göz, öfke -ya da kırgınlıkla- sizi izliyordu.