Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
ATOMA KARŞI KÜREKLE SAVAŞANLAR
Çernobil faciası yaşandığında biz çocuktuk. O güzel Karadeniz şehrinde dik bir tepenin üzerindeki evimizde geceleri hırçın dalgaların kayaları döven sesleriyle uykuya dalarken, başımızı nemli yorganın altına sokar, güvende olduğumuzu hissetmenin rahatlığıyla uykuya dalardık. En büyük derdimiz, sabah olunca o tepeden epeyce aşağıdaki bakkala ekmek almaya kimin gideceğiydi. O sırada mutfakta demlenen mis gibi çayın ne kadar kıymetli olduğunu bilecek yaşta değildik. Bir de Havva Teyze’nin kocaman tabakta getirdiği fındıkların değerini... Tabiat karşısında çaresiz olduğumuzu henüz bilmiyorduk. Sonra biz çocuklar bile korkuyu öğrendik. Havadan korktuk, sudan, topraktan, yiyeceklerden... Üstelik Çernobil ve bizi ayıran koskoca bir denizin ötesinde bu kadar çok korktuk. Orada bu felaketi yaşayanların ne halde olduklarını hayal bile edemezdik. Sonra biz duyduk, dinledik, gazetelerde okuduk, televizyonlarda izledik. Daha çok korktuk. Evlerimizde artık çay demlenmiyordu. Çevremiz balık ve fındıkla doluydu ama biz artık yiyemiyorduk. Ne kadar da mağdurduk! Neyse ki büyük adamlardan biri çıkıp televizyonda çay içti de içimiz rahat etti. Oh, neyse ki korkacak bir şey yoktu! Sonra yıllar geçti, ailemizde, çevremizde kanser olmaya başladı insanlar. Bir kuzenim doğdu, hiç göremedik, iki hafta içinde öldü. Yıllar geçtiği halde annesi o travmayı hiçbir zaman atlatamadı. Nasıl bir canlı dünyaya getirmişti bilmiyorum ama ailede bizden gizli yapılan yorumlardan korkutucu bir şey olduğunu anlayabiliyorduk. Net olarak anlayabildiğimiz şey, toprağın, havanın ve suyun yıllarca zehirli kalacağıydı. Şimdi bu kitabı okurken o zamanlara geri dönmüş gibiyim. Zaten bugün de başka korkularla uğraşıyoruz. Bu defa sadece Çernobil değil, bütün dünya... Tabiat kafamıza kafamıza vuruyor; haddini bil, sana sunduğum nimetleri kabul et ve benimle uğraşma diyor. Hâl böyleyken bile hırslarımızdan arınamıyoruz. Ormanı yağmalıyor, göllere saldırıyor, denizleri katlediyoruz. Sanırım insanoğluna müstahak. Çernobil faciası çok uzun bir hikâye. Birkaç yıl değil, nesiller boyu sürecek elim bir hikâye. Kitap, orada bu faciayı yaşayanların, tanıkların anlattıklarıyla dolu. Reaktör çalışanları, mühendisler, işçiler, ev kadınları, gazeteciler, yaşlılar, gençler... Yaralılar, ölenler, tahliye edilen evler ve köylerin dramıyla dolu. “Bebekler neden ölüyor?" “Çünkü onlar bizim çocuklarımız, bizim çocuklarımız yaşamayacak. Doğacaklar, sonra da ölecekler.” Artyom yedi yaşında; beş yaşında gibi duruyor. Gözlerini kapattığında, uyuyor sanıyorum. Beni görmediği için ağlamaya başlıyorum. Sonra gözlerini açıp, "An­ne, şimdiden öldüm mü?" diye soruyor. Okuması bile bizlere acı verirken, bunu yaşayanların neler hissettiğini hayal etmek dahi mümkün değil. Yine de hepsinin vardığı son nokta; nereye gidebiliriz, biz burada yaşamak zorundayız düşüncesi oluyor. Nükleer enerji günümüzde nasıl da ayağa düştü değil mi? İnsan her şeyin sahibi olmaya çalışıyor. Endüstri devrimi, atom bombası, nükleer başlıklar; her şey bizim kontrolümüzde! Yaşanan faciaları politikalarla örtmeye çalışıyor, sorumluluktan kurtulsak bize yeter diyoruz. Suç kimde? Sonra, yeni baştan başlıyoruz. Yeni felaketler yaşanana kadar devam ediyoruz. Kabul et artık, bilim ve doğa senden hoşlanmıyor. Çünkü sürekli karşısına çıkıp çelme takmaya çalışıyorsun. Onlarla beraber uyum içinde yürümeyi öğrenmedikçe, sana daha güzel bir dünya yok!
Çernobil'den Sesler
Çernobil'den SeslerSvetlana Aleksiyeviç · Aytaşı Yayınları · 20061,076 okunma
··
178 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Okurken tüylerim diken diken oldu. Duygularınızı, düşüncelerinizi çok güzel ifade etmişsiniz. Yaşananların acısını insanlar atlatmaya çalışırken, sayın büyüklerimizin televizyonda çay içerek halkımızı hiçbir şey olmadığına inandırmaya çalışmaları daha da acı. Halkı kandırarak yaşananların sanki daha kolay atlatılacağını sanıyorlar. Daha da acı olan ise halkımız hala kandırılmaya devam ediliyor.
Neşe okurunun profil resmi
Yazdıklarımla dikkat çekebildiysem ne mutlu bana. İnsanoğlu var oldukça ne kandıranlar tükenir, ne de onlara kananlar. Biz üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Okuyarak, okutarak... Bir de, her şeye rağmen umut ederek. Çok teşekkür ederim Sultan Hanım.🌺🌼
1 sonraki yanıtı göster
Seda okurunun profil resmi
Eline emeğine sağlık Neşe Hocam. Nostalji ile harmanladığın çok güzel bir değerlendirme olmuş. Ben de şimdi başlıyorum kitaba, bir bakınayım dedim ki listemde güvendiğim herkes okumuş kitabı neredeyse. Bu gecikmişlik için çok üzgünüm ama geç olsun güç olmasın diye kendimi teselli edeyim bari...
Neşe okurunun profil resmi
Seda, okuyup da etkisinden uzun zaman çıkılamayan kitaplardan biri de bu; keyifle okunmayan ama mutlaka okunması gerekenlerden. Gönül diliyor ki bir daha bu konular konu edilmeye gerek duyulmasın ama insanoğlu doğayla barışık yaşamadıkça biz daha böyle kitapları yazarız da okuruz da.😞 Güvenenlerin çok olsun canım. Senin okuduklarına nasıl gıpta ediyorum bilsen, bu ne ki? 😊 Beğendiğine çok sevindim. Teşekkür ederim. 🌿🌼🌿♥️
FatmaYıldız okurunun profil resmi
80'ler de çocuk olanların sıklıkla büyüklerin muhabbetlerinde şahit olduğu vakadır doğan her çocuğun cinsiyetinden önce kaç parmaklı olduğunun sorulduğu günleri hatırlıyorum. Abimle bana annem çay içirmezdi sıcak su ve şekerini karıştırdıktan sonra bir çay kaşığı ölçerek çay katardı en üstüne ve uzun uzun izahatlar yapardı ben yirmili yaşların sonunda başladım çay içmeye hatta o günlerin etkisiyledir belkide. İnsan kendi kuyusunu kazan acayip bir mahluk ders almak gibi bir yeteneğiyse hiç yok. Değerli incelemeniz için teşekkürler emeğinize sağlık.
Neşe okurunun profil resmi
İnsanlığın artık ders almasını bekliyoruz ama bizler ve yakın çevremizdekiler zaten bunun farkında olan ve endişeyi taşıyan kısmı oluşturuyoruz. Çabamız “Aman boş ver!” diyenlere ulaşmak içindir. Belki de son yaşadıklarımıza bakarak ders alır insanoğlu. İyi olun, sağlıcakla kalın Fatma Hanımcığım. Çok teşekkür ederim.🌺❤️
Bu yorum görüntülenemiyor
Ecem okurunun profil resmi
Yazını okuyunca içim yeniden buruklukla doldu. Hiç görmediğim dedem, 57 yaşında, çay içenlerden feyz alıp kendini sakınmayan ve sonucunda da kanserden ölenlerden sadece birisi. Ülke için herhangi birisi olsa da ailesi için özel birisi tabi ki. Nice insanın canı ile bebek evleri ile oynar gibi oynadılar, şov yaptılar. Affı olmadığı gibi geri dönüşü de yok yitirilmişliklerin. Emeğine sağlık🍀🌻
Neşe okurunun profil resmi
Kaybın için üzüldüm Ecem. Dedenle paylaşamadığın zamanlar için de. Bu facianın etkisi kaç nesil daha sürer bilmiyoruz. Zaten çözüme kavuşmuş da değil. Galiba nükleer felaketler, yaşanan en büyük çaresizliğimiz. Ben de okuduğun için teşekkür ederim.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Anlatıp anlatıp bir yere varamayan yazıları beğenmek içimden gelmiyor. Özellikle son paragrafınızda, neyi, niçin anlattığınızı ve konuyu nereye bağladığınızı görmek beni fazlasıyla memnun etti. Mesajınız gayet anlaşılır bir şekilde bize ulaştı. Elinize sağlık, emek verdiğiniz belli oluyor. Teşekkürler.
Neşe okurunun profil resmi
Okurken ara ara aldığım notlara bakınca, inceleme kadar olmuş dedim. Elbette ki inceleme başlı başına başka bir şey. Yine de inceleme adı altında, kitabı ve düşüncelerimi doğru aktarabilmişsem ne mutlu... Yorumunuz ve katkınız için teşekkür ederim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Kaan okurunun profil resmi
Çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık.☺ İşin trajikomik yanı şu oldu benim için; bu incelemede Çernobil'den olumsuz etkilenen Karadeniz'e Nükleer bir tesisin yapılıyor olmasının aklıma gelmesidir. Umarım bir daha benzer üzücü olaylar yaşanmaz.
Neşe okurunun profil resmi
Ben de umarım ki yaşanmasın ama insanoğlunun bu tutumu devam ettikçe işimiz dileklere kalıyor. Santral de yaparız, kimyasal da kullanırız. Hiçbir şey yapamasak ormanı yakar tesis kurarız. Beğenmene sevindim Kaan. Teşekkür ederim.
barış okurunun profil resmi
çok güzel olmuş, ellerine sağlık. O bakanın da "birşey yok rahat olun" demek için canlı yayında çay içip akabinde kanserden gitmesi şaka gibiydi
Neşe okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Barış. Bazen hayatın kendisi şaka gibi. Virüsten kurtulmak için deterjan içmemiz an meselesi.😀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.