Gönderi

375 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Hakkıyla yazamayacağım endişesi yüzünden yazmaya çekindiğim fakat yazmazsam da kitaba haksızlık olacağını düşündüğüm bir inceleme yazısı... "Okulda öğrendiklerinle gerçek yaşamdaki eğitimin arasında bocaladığını görüyorum." Evet, bocaladım, hem de çok. Bir çocuğun bir çocuğa eşit olmadığını, kafamızdaki çocuk tiplemesinin sadece bazı çocuklar için geçerli olduğunu ve çoğunun bu tiplemeden - oyuncaklarla oynayan, neşe saçan, hür bir ülkede yaşayan - mahrum olduğunu acı ama bir o kadar da sevimli bir şekilde anladım. Hayvan Çiftliği'nde geçen bir söz vardır "Tüm hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir." diye, aynısının çocuklar için geçerli olduğunu gördüm. Tüm çocuklar eşittir ama bazıları daha eşittir. Eşitsizliktir bu eşitliği bozan, bir oyuncak daha almak için ağlayan çocuklar olduğu için bir oyuncak alamayan çocuklar oluyor. Coğrafya doğduğumuz andan itibaren kaderimizi belirlemiyor belki ama önemli ölçüde etkiliyor. Yaşımızı da etkiliyor, Türkiye'de doğup büyümüş olan benin sahip olduğu bilince, yaşadığı onca zor deneyimden sonra, savaş ülkesinde doğan bir çocuk 5 yaşında sahip olabiliyor. Coğrafya faktörünün dışında zaman faktörü de yaşın belirlenmesinde çok etkili. Benzer bir örnek verecek olursam, cepheye giden Çanakkale şehitlerimiz 15 yaşında idi ise biz ne zaman 15 yaşındaydık? 15 yaşındayken değildik muhtemelen. Şimdi konumuza gelelim. Doğdukları yer ve zaman aynı olsa da, hatta aynı evde aynı yiyecekleri yiyerek büyüseler de iki çocuğa nasıl bu kadar farklı bakılabilir? Evet ırkları farklı, evet birinin babası evin sahibi diğerininki ise hizmetçisi fakat neden bu farklılıklara odaklanmak yerine ikisinin de ortak yönlerine, çocuk olduklarına ve masum olduklarına, odaklanmıyorlar? Kitabı hep Emir'in bakış açısından okuduk, okuduğumuzda aklımızda oluşan ilk izlenim Emir'in acımasız, arkadaşına ihanet eden biri olduğuydu, kitabın sonunda Rahim Han'ın da dediği "Sen de o zamanlar bir çocuktun Emir, babasının sevgisini kazanmak için her şeyi yapabilecek bir çocuk..." cümlesini okuyunca biraz düşündüm. Asıl suç bunu yapanda değil, bu zihniyetin oluşmasına zemin hazırlayan o toplumdaydı. Hasan ve Ali'nin o evden taşınmasında, Hasan'ın başına gelenlerde Emir'in olduğundan çok daha fazla toplumun, zihniyetin suçu olduğunu fark ettim ve düşündüm:Günümüzde bu bitmedi ki! Amerika ile ilgili bahsedilen kısımlar bazıları tarafından eleştirilse de bana çok güzel yorumlanmış geldi. Etnik kökenin bu kadar üzerinde durulduğu ve büyük bir sorun veya büyük bir nimet olabildiği bir coğrafyadan Amerikaya taşınan birinin " Amerika geçmişi şu kadarcık umursamadan gürül gürül akan bir ırmaktı. " demesi, yani yerleşik bir geçmişi olmayan bir ülkenin insanlarının da geçmişi umursamadığını dile getirmesi güzel bir örneklemeydi. Amerika, bir çok kişinin hayatında açtığı yeni, beyaz bir sayfa olarak belirdi benim gözümde. Son olarak, hikayenin tamamının olmasa da birçoğunun yazarın kendi hayatından yazıldığını öğrendiğimde kitapta Afganistan'da kalmak zorunda olan insanların Amerika'dan ziyarete gelen yazar Emir'e "Bizi de yazarsın değil mi, insanlara bizim hikayemizi de anlatırsın değil mi?" cümlesi daha bir anlam kazandı. Belki de bu cümle Halit Hüseyni'ye bir çok kez söylenmişti. İşte bunu düşündüğümde okuduğuma kesinlikle değen, hayatımda yer edecek bir kitap bitirdiğime karar verdim. Okumanızı ve okutmanızı tavsiye ederim. Not:Kitabı kardeşim (12) kendisi için almıştı ancak o yaştaki çocukların okuması için biraz ağır bir kitap. Yaş sınırı koymam doğru olmaz ama lise çağının altındakiler için pek uygun olmadığını düşünüyorum. Not:Tırnak içindeki ifadeler kitaptan alıntıdır.
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021165,9bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.