Gönderi

Aydınlanmanın Diyalektiği’nin sonunda yer alan fragmanlardan biri olan "Le prix Ju progres"de, Adorno ve Horkheimer 19. yüzyılda Fransız fizyoloğu Pierre Flourens’in kloroformla yapılan tıbbi anesteziye yönelttiği tartışmayı aktarıyorlar: Flourens anestezinin sadece belleğimizin nöral şebekesi üzerinde etkili olduğunun kanıtlanabileceğini öne sürer. Kısacası, biz ameliyat masasında canlı canlı kesilip biçilirken, korkunç acıyı tümüyle hissederiz, ama sonra, uyandıktan sonra, onu hatırlamayız. Adorno ve Horkheimer için, bu elbette, doğanın kendisinin baskılanmasına dayanan Aklın yazgısıyla ilgili kusursuz bir metafordur: insanın bedeni, doğanın öznedeki parçası acıyı tam olarak hisseder, ama sadece baskı sayesinde, özne bunu hatırlamaz. Bizim onun üzerindeki egemenliğimize karşı doğanın mükemmel intikamı burada yatar: bilmeden, bizler kendimizin en büyük kurbanı oluruz, kendimizi canlı canlı kesip biçeriz... Fakat, bu sahneyi aynı zamanda hiçbir zaman tümüyle öznelleştiremeyen, özne tarafından üstlenilemeyen temel fantazinin o erişilmez Öteki Sahasının mükemmel bir sahnelenişi olarak okumak da mümkün değil mi? Burada en saf haliyle Lynch topraklarında değil miyiz?
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.