||Yaban koyununun izinde-Haruki Murakami||
•
Bir Haruki Murakami kitabına daha hayran kaldım. Yaban koyununun izinde nasıl bir kitap olur acaba dedim ve beni çok şaşırtan bir kitap oldu. Yazarın “Rüzgarın şarkısını dinle” kitabındaki karakterleri vardı çünkü. Bu yüzden hem çok şaşırdım hem de çok mutlu oldum.
•
O kitap, yazarın ilk yazdığı kitabı olduğu için çok kısaydı ve de belirli bir konuya da sahip değildi, böyle sadece karakter üstüne bir kitaptı. Bu kitapta ise o karakterlerin bir 10-15 yıl sonrasına görüyoruz. Adı olmayan anlatıcı karakterimiz bir arkadaşıyla beraber kendilerince kurdukları küçük bir şirkette çalışıyor ve bir gün çekmecesine tıktığı bir dağlık alanda resmedilmiş bir koyun fotoğrafını görüyor ve yeni afişlerini de bu koyunlar üzerine yaptırıyor ama bunu yaptırmalarının ardından birisi geliyor ve bu koyun fotoğraflı afişin baskısının durdurulmasını istiyor ve sonra biz bu koyun fotoğrafı üzerine çok değişik bir yolculuğa çıkıyoruz.
•
Çünkü o fotoğraftaki bir koyun ötekilerinden çok farklı ve o adam da kendisini kurtarmak istiyorsa o koyununun izinden gitmesini söylüyor. Kitapta yine gerçekdışı diyebileceğimiz ve yazarın müthiş hayal gücüyle işlenmiş sayfaları okuyoruz. Genel olarak da hep Murakami kitapları hem çok hayattan oluyor hem de çok gerçekdışı oluyor. Ardından bu koyunun izine düşüyoruz ve bu süreçte öyle değişik şeylere tanık oluyoruz ve sona yaklaştıkça aslında her şeyin neden olduğunu da öğrenmiş oluyoruz ve bu kısım beni çok etkiledi.
•
Yazar aslında koyunları bir metafor olarak kullanarak bize bir takım şeyler anlatmaya çalışıyordu. İnsanların yaşadığı bazı psikolojik sorunları bir koyun aracılığıyla aslında dile getiriyordu. Daha fazla detaya girmiyorum çünkü okuyarak bunu fark ederseniz sizin için daha etkileyici olur. Benim yine çok sevdiğim ve yine çok inanılmaz bir Murakami kitabıydı.
•
Yani yazarın bu konudaki hayal gücünü çok seviyorum. Çok farklı ve çok kendine özgü yazıyor ve ne kadar “Ne oluyor ya, ne yazmış bu yazar ya,” diye dedirtecek de olsa bunu bile öyle güzel dile getiriyor ki, sonucunda ise tüm o şeylere bakınca kocaman bir vov diyorsunuz.
•
Genellikle Murakami karakterleri de hep aynı kişilikte kişiler oluyor ama aslında da çok farklılar. Bu kitabı ama hiç böyle beklemiyordum, ayrıca da belirli bir şey hakkında da oldukça da çok detaylandırarak anlatıyor. Mesela gideceği yerin tarihi ile ilgili bir kitap okurken karakterimiz biz de onun okuduğu sayfaları okumuş oluyoruz. Bizi de bir nevi o gidecekleri yerin tarihini sunmuş oluyor ve bu da hikayeyi daha da bir etkileyici kılıyor.
•
Bir de Murakami kitaplarında genel olarak kendi içsel düşüncelerimi de bulabiliyorum. Mesela belirli bir şeylerde düşündüğüm ama bunu benden başka kimse böyle düşünmüyordur dediğim şeyleri hep Murakami karakterlerinin düşündüğünü görüyorum bu yönden de beni çok etkiliyor. Bu kitap üzerinde bir düşünülünce bence birçok anlam çıkartılabilecek bir kitap.
•
Özellikle de sonlarına doğru bunun zaten farkına varmış oluyorsunuz. Koyunların referans olarak böyle bir metafor yapması benim çok hoşuma gitti. Çok fazla bahsetmek istiyorum aslında ama sizin de okuma keyfinizi bozmak istemiyorum. Çünkü o farkına varış anındaki etkileyiciliği söndürebilirim. Kısacası yine mutlaka önerdiğim Murakami kitaplarından oldu ama önce Rüzgarın şarkısını dinle kitabını okumalısınız derim. Orada anlatıcı karakterimizi, Fare’yi ve J’yi daha iyi tanımış olursunuz ve sonra da bu kitabı okuduğunuzda daha da çok etkileyici gelecektir. 5/5 
Yaban Koyununun İzinde 
Haruki Murakami
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.