Gönderi

56 syf.
·
Puan vermedi
Ölümsüzlüğü yakalamak için makul bir sebep var mı?
Yaşamsal ihtiyaca dönen başkalarıyla oynama hevesi nerelere gelebilir. Etrafınızdaki insanların ruhları ile beslenmek. Tamamen dışa dönük bir yaşam ve ölümle bile oynama hevesi, ,insanları kandırmak doğru olabilir mi hiç. Bir kraliçenin kendi hazin sonunu hazırlama öyküsü. Kraliyetin halka ait kaynaklarında yolsuzluk yapması sebebi ile Courbepine kasabasına uzaklaştırılır  Kraliçenin artık ünvanları, yetkileri yapabileceği her şey elinden alınmış, kendince zaten öldürülmüştür. Üzüntüsünü belli etmeden durumundan kutrulabileceğini tekrar kraliyete dönebileceğini düşünmektedir. Yapmacık gamsız gibi görünen tavrını sürdürmekte zorlanmaya başlamakta aidiyet duygusunu yeni gönderildiği yerde tamamlayamamaktadır. Kişiliği ona yazılmış Voltairin şu dizelerinde alaycı üslupla ifade edilmektedir. Siz ki güzelliğin sahibisiniz  Kibirli ve işlevli olmaksızın  Ve sonsuz canlılığın  Boşboğazlıktan hiç nasibini almaksızın  Tanrıların doğuştan bunca zeka bahşettiği siz Hakkaniyetli, iyilik sever bir ruh,  Önemli meselelerde aklı başında Değersiz şeylerde de cezbedici. Aynı 'Amok Koşucusu' nda olduğu gibi yardım eden insanların, yardım alan insanlar tarafından ilahlaştırılmasıyla beraber yardım alan insanların haysiyetlerini ayaklar altına aldığı vurgusu bu kitapta köylü delikanlı ve kraliçe arasında yerini bulmuş. Hatta bu serüven köylünün hınca hınç dolmasıyla onuru, elleri kraliçenin üzerinde yumruklara dönüşmüştür. Sende olmadığını düşündüğün Varlığın başka birinde başka bir mekanda olduğunu düşünmek kendimizin gerisine düşmekle aynı şeydir. Yani kendimizden ödün vermek kendimizi suçlamak,sonrasında kadere ve sonrasında da zamana dünyaya küfretmek. İçimizdeki parçanın bize yetmediğini kendimize layık olanın bu olmadığını düşünerek acı çekmenin ne lüzumu vardır aslında. Kimsenin kibirini, şatafatını çekmek zorunda değiliz. Bazıları mallarından söz eder burada tarlam, şurada evim bilmem neyim. Bazıları aşırı derecede başarılarından bazıları gücünden. Kestirip atmak gerekir çünkü içinden bende var sende yok? deyip, bizde yoksa yokluğumuzdan beslenir,varsa ona özentimiz, özentimizden nemalanır. Ve ruhumuzundan ona bir parçayı teslim edivermiş oluruz. Stefan Zweig şimdiye kadar okuduğum kitaplarında bu noktanın başlangıcını yapmış ve bırakmış. Olağanüstü bir gece romanında da ana karakter zengin ve varlıklıdır doğruyu bulur ama fakir olanın doğruyu bulmasına yönelik şimdiye kadar okuduğum kitaplarda baş role oturmuş birini göremedim. Heyecanla bu kişiyi diğer kitapların da arıyor olacağım.  Son bölümlerde intihar eylemlerinin değişik bir türünü ortaya koyduğunu görüyoruz. Belki de başka türlü intiharların makul sebeplere dayanacağını ihtimalini kendinde kuvvetlendirmiş.  Ölümsüzlüğü yakalamak için kraliçenin seçtiği ölüm yöntemin anlamsızlığıyla kitabı sonlandırmış. Ölümsüzlüğü yakalamak için makul bir sebep var mı? Bunun yolunu aralamış yazarımız. Belki de kalıcı olma derdi yoktur belkide hiçlik içine düştüğü bir kara bir bir fikir bulutundan dolayı ölümü makul görüyordur. Hiçliğin içinde ölümsüzlük kavramının yer bulamayacağı, küme dışı kalacağı onun düşüncesinde var mıydı? Ama etik değerlere çokca değer vermesi,insan tahlili üzerinden oluşturduğu hikayeler onun sadece bir hiçlik bulutunda yaşamadığına iyi bir delil.
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,9bin okunma
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.