Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

138 syf.
8/10 puan verdi
"Ön yargı" mekanizması veyahut 1 Mayıs.
Öncellikle kimseye yaltaklanmadan iş bulanların, siyasi ve dini otoritenin haksız kazanç yaratan işlerinde çalışmayan, sadece alın teri dökerek emek vererek ayakta duran tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun. Selahattin Demirtaş kitapları epeydir okuma listemde lakin çok geniş yelpazede konu dağılımına sahip bir okuma listem olduğu için öykü türünde okumalara sıra pek gelmiyor artık. Kitabı okuduktan sonra yapılan incelemelere göz attım da herkesin dilinde bir "ön yargı" deyimi var bu almış başını gidiyor. Selahattin Demirtaş ile aynı siyasi çizgide olan da "ön yargı"yı kırın diyor. Onunla ayrı bir siyasi çizgi de olup merakına yenik düşen de "ön yargı"yı kırın diyor. Ortada kalan insanlar da "ön yargı"yı kırın demektedir. Bu durum Selahattin Demirtaş'ın genel bir okur kitlesine ulaştığını gösterir ve bu durum edebi bir başarıdır. Tebrik etmek gerekir. Ön yargı: "Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay veya görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm." Ön yargı mekanizması kozmopolit toplumlarda otorite tarafından diri tutulan bir mekanizmadır. Topluluklar arasındaki ayrılıklar devam ettiği sürece otoriteye sıra gelmeyecek ve otorite kendi devamlılığını basit bir ön yargı mekanizmasına dayandırmaya sürdürecektir. Ön yargı mekanizmasını elinde tutan otorite bizi Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Müslüman-Gayrimüslim diye ayrıştırır çünkü kitlesel ön yargılar bu alanlardan doğabilir. Kimse bizi işçi-burjuva diye ayırmaz kimse bizi fakir-zengin diye ayrıştırmaya çaba göstermez çünkü yüzlerce işçi bir burjuvazinin mal varlığına denk gelmez, olası böyle bir ayrıştırmada farkındalık seviyesi artan yüzlerce işçi burjuvaya tehdit oluşturacaktır. O yüzden yüzlerce işçiyi böl parçala yönet şeklinde Kürt, Türk, Arap Alevi vb. Diye ayırıp onları birbirine düşman edersek bir burjuvazinin yumruğuna bile ihtiyaç duymadan herkes cepheye ön yargıları sürerek birbiriyle çarpışır, birbirini yer bitirir. Ön yargı toplumsal bir kalıptır. Kişi kendi kendine tecrübe yaşamadan ailesinin, çevresinin dedikleriyle besler ön yargısını. Neyin ön yargı uyarısı? Devran kitabının yazarı siyasi bir partinin lideri olduğu için mi? Kürt olduğu için mi? Ya da başka nedenlere dayanan bir ön yargı uyarısı mı? Cemaatlerin yapılanması karşısında oluşan dini sömürü için ön yargı beslemeyen kişiler mevzu "hassas" olduğuna inandırılan konulara gelince ön yargı mekanizmasını çok iyi bir şekilde kullanıyor. 9 yıl önce üniversiteye ilk başladığım gün henüz babamla otobüste giderken çalan telefonumda beni yurtlarına alabilmek için ikna etmeye çalışan otogarda son model arabalarla bekleyip kimsesiz gençleri ailesinden uzakta kalan insanları bir av malzemesi haline düşüren Feto yapılanmasına bu öğrenci listelerinin nereden geldiğini ya da bu cemaatlerin gücünün nereden geldiğine dair ön yargı beslediniz mi? Ben besledim ben 9 sene önce hangi noktadaysam hâlâ aynı yerdeyim ilk gün onları otogarda kendimden nasıl uzaklaştırdıysam hâlâ aynı uzaklığı koruyacak bir "ön yargı"ya sahibim. Bana göre bir insanın sahip olması gereken tek bir ön yargı var, o da dini sömürü gerçekleştiren cemaat, tarikat ve kişilere karşı oluşması gereken ön yargıdır. Bu uzun girişten sonra Devran kitabına biraz değinmek istiyorum. Bazı yerleri gülümsetse de geneli hüzün verici hikayelerle kaplı bir kitap. Toplumsal yapımızın kuşbakışı bir sunumunu oluşturur Devran. Bir öyküsünde Anadolu coğrafyasında 52 yıldır yaşayan bir savcının bir kelime Kürtçe bilmemesinden yakınırken, başka bir öyküsünde kocası erken yaşta ölüp iki çocuğuyla ortada kalan bir kadının hedef haline gelişini anlatır. Başka bir öyküsünde "kot taşlama" işinden Silikozis hastalığına yakalanıp yenik düşen bir annenin oğlunu anlatır. Başka bir öyküsünde hayatta kalmak adına Çukurova'da çalışmaya giderken kaza geçiren ölen yevmiyelik işçilerin üçüncü sayfa haberlere dahi konu olmayan bir hikayesini anlatır. Başka bir yerde inşaat sektörünün müdavimi olan Kürt erkeklerinden bahseder. Başka bir öyküsünde de Turizm sektöründe çalışan Kürt vatandaşlara değinir. Başka bir öyküde AVM'de çalışan işçilerin dinlenme odalarının sohbetine çalışma olanaklarına kapitalist çarkta nasıl edildiklerinden söz eder. Evet duyar gibi oluyorum siyasi hiç mi bir şey yok? Devran var işkencede ölen Devran, onun öyküsü de var. Ben her türlü insanla karşılaşma fırsatına erişmiş biriyim. Hem okul ortamı, hem de iş ortamında. Çalıştığınız ortamda sizden farklı bir ırka bir dine sahip insanlarla aynı teri döktüğünüz vakitlerde daha iyi tanıyabilirsiniz o insanı. Turizm sektöründe de epey çalıştım. Yazarın da dediği gibi Kürt çalışan nüfusu da yine çoktu ama biz çalışırken kimliklerimizin ötesinde bir yerdeydik. Çünkü para kazanmak için gittiğiniz bir yerde ön yargı gibi bir seçeneğiniz yok boğulmamak için ön yargıyı falan aşmanız gerekiyor. Aynı patrona, aynı şefe küfrederken işçinin ırkının, dilinin bir önemi kalmıyor. Farklı dillerde aynı kişilere söyleniyorduk. Hayatımın değişik dilimlerinde farklı farklı ırklardan milletlerden arkadaşlarım oldu ve bazılarıyla geçmişim on yıldan fazlaya dayanıyor hepimizin siyasi paydası aynı, çünkü hepimizin kavgası da aynı biz bu sistemde emek veren insanlar olarak ezilen tarafız ve öyle kalmaya devam edeceğiz. O yüzden sahtelikleri bir kenara bırakalım. Bir insandan nefret etmek için bahanelere sığınmayalım. Hayat tecrübesi dışında oturduğumuz yerden bu iyidir bu kötüdür yakıştırmaları kimsenin işine yaramayacaktır. Her şeyin ölçüsü insan olmalı başka bir şey değil. Şimdiden bu kitabı okuyacak olanlara iyi okumalar diyorum ve Ahmet Cemal'in Lanetlenmiş Ağustosböcekleri kitabından bir alıntıyla bitirmek istiyorum. Ve tabii ki yaşasın 1 Mayıs. "Özgürlüğü ve eşitliği hep savunduk - ama kendimizi ve bizden saydıklarımızı hep ötekilerden biraz, çoğu zaman da epeyce, daha özgür ve eşit saymak koşuluyla." youtu.be/3owY0eYyALA
Devran
DevranSelahattin Demirtaş · İletişim Yayınları · 20198,5bin okunma
··
57 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Edebiyat, yaşamların izdüşümü mahiyetindedir ve kesinlikle evrensel bir olgudur.En azından benim açımdan.Edebiyat emekçilerinin siyasi ve ideolojik kimliklerini bir kenara bırakarak, okuyup sindirme yapmaz isek bu alanda bir arpa boyu yol katetmemiz söz konusu bile olamaz. Demirtaş öykülerini okuyunca, kendisinin nasıl nitelikli ve sağlam bir okur olduğunu hissediyoruz her şeyden önce. Biraz Orhan Kemal, biraz Yaşar Kemal, biraz Musa Anter ve hatta biraz da hiciv babında Aziz Nesin esintileri görüyoruz ki bu da Demirtaşın toplumcu çizgisini bizlere gösteriyor. Demirtaş ile asla aynı siyasi düzlemde olmamama rağmen, kalemini beğendiğimi asla inkar edemem, Sezarın hakkı Sezara. İstesek de istemesek de kabul etmeliyiz, bu toplumun yılarca kanamış hâlâ da kanamakta olan derin yaraları var. Bu yaralara parmak basanlara kıymayın efendiler!
Adem okurunun profil resmi
Toplumcu çizgide yazdığı konusuna katılıyorum ki bu çizgi günümüzde temsilcilerini yitiren bir çizgidir. Çok güzel ifade etmişsiniz teşekkür ederim.
AkilliBidik okurunun profil resmi
Coetzee diyor ki "inanç sahip olduğumuz tek dayanak değildir. kalbimize de kulak verebiliriz." Kalbimize daha çok kulak verip farklı inançları korkulacak bir şey gibi değil, tersine büyük bir zenginlik olarak göreceğimiz günlere...
Adem okurunun profil resmi
Coetzee'nin nefret için de güzel bir alıntısı vardır onunla pekiştireyim yorumunuzu. "Nefretle nasıl başa çıkılır? Özellikle de bu nefret yemek yeme alışkanlıklarının başkalığı ya da gözkapaklarının biçimindeki ayrılıklar gibi temelsiz nedenlerden kaynaklanıyorsa ..."
1 sonraki yanıtı göster
Yazgı Yurdaarmağan okurunun profil resmi
Kalemine, emeğine sağlık 👏🏻
Adem okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.
VERYANSIN okurunun profil resmi
" Bana göre bir insanın sahip olması gereken tek bir ön yargı var, o da dini sömürü gerçekleştiren cemaat, tarikat ve kişilere karşı oluşması gereken ön yargıdır." Bu sözle aslında insanın başka bir ön yargı edinmemesine dair bir ön yargınız yani ikinci bir ön yargınız ortaya çıkar. Bence bu aralar ön yargı kavramına ön yargılı yaklaşmaya başladık. İnsan ön yargı edinmeden yaşayamaz, bu bir ütopya olur ama insan farklı fikirleri susturmadan dinlerse, araştırırsa, eleştirileri dikkate alırsa ön yargılarını değiştirebilir kimi yerlerde/konularda yok edebilir. Demirtaş'a karşı ön yargılı olunduğunun düşünülmesi de bence bir ön yargı. Mesela bana göre terörün meclisteki uzantılarından biridir kendisi ama bu fikrimin ön yargı olması için daha adam siyasete adım atar atmaz oluşması gerekir. (pbs.twimg.com/media/CLe_1P1UA...) Oysa çözülme süreçlerini yaşadık ve gördük. "Meclise gir(e)mezsek, meskenimiz dağlardır." dedikleri mitingleri haberlerde gördük. Kitabında siyasetin olmaması ise belki ülke için yapacak bir şeyi olmadığındandır. turkiyeegitim.com/d/gallery/2158_...
Adem okurunun profil resmi
Söz oyunu yapmaya gerek yok. Benim ifade ettiklerim gayet açık hoşunuza gitmediyse şayet Bana karşı ön yargılı olun ve yorum yazmayın teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.