Edebiyat, yaşamların izdüşümü mahiyetindedir ve kesinlikle evrensel bir olgudur.En azından benim açımdan.Edebiyat emekçilerinin siyasi ve ideolojik kimliklerini bir kenara bırakarak, okuyup sindirme yapmaz isek bu alanda bir arpa boyu yol katetmemiz söz konusu bile olamaz. Demirtaş öykülerini okuyunca, kendisinin nasıl nitelikli ve sağlam bir okur olduğunu hissediyoruz her şeyden önce. Biraz Orhan Kemal, biraz Yaşar Kemal, biraz Musa Anter ve hatta biraz da hiciv babında Aziz Nesin esintileri görüyoruz ki bu da Demirtaşın toplumcu çizgisini bizlere gösteriyor. Demirtaş ile asla aynı siyasi düzlemde olmamama rağmen, kalemini beğendiğimi asla inkar edemem, Sezarın hakkı Sezara. İstesek de istemesek de kabul etmeliyiz, bu toplumun yılarca kanamış hâlâ da kanamakta olan derin yaraları var. Bu yaralara parmak basanlara kıymayın efendiler!