gülay güzel bir yorumu yanıtladı.
Bütün sosyal bilimler subjektiftir ve yoruma açıktır. Bu durumdan doğan anlaşmazlıkları gidermek için iki yol izlenebilir; ya ön yargılarını olabildiğince geri plana atıp objektif bir yorum yapmaya çalışırsın, ya da bakış açını en baştan belirlersin. İnsanın olduğu her yerde ön yargı da var olacağından ikinci yol çoğu zaman daha sağlıklı bir tartışma ortamı sunar.
·
2 görüntüleme
Öne Çıkan Yorum
"Din-Bilim" arasında zihinsel bir kategori oluşturmak için bu nitelendirmelerin (dogma-yanlışlanabilir olma vb.) yapıldığı ama detaylı bakıldığında bu nitelendirmelerin gerçeği tam yansıtmadığını ve insanlara zarar verdiğini düşünüyorum.
Din bir inanıp inanmama olmakla beraber, dine dogma nitelemesini getirmek, arkasından yoruma kapalılığı getiriyor. Oysa dinin de bilim kadar yorumlandığını ve farklı görüşlerin ortaya çıktığını görüyoruz hatta bu sosyal bilimlerin subjektifliği ile de bir tutarlılık oluşturuyor.
Dini kitaplarda yazmayan daha ayrıntı meselelerle ilgili bu düşüncenize kesinlikle katılıyorum. Benim bahsettiğim içerdiği konulardan çok ana başlıklardaki sorgulanamazlık. Örneğin bir meleğin Tanrı'dan gelen kelimeleri bir insana iletmesi ya da Tanrı'nın bir insanı elçisi olarak seçmesi mantığın açıklayabileceği bir şey değil ama din, en başta bunu kabul etmeyi istiyor. Burada da "imanın şartları" denilen konu devreye giriyor. Bu tarz konular sorgulanamadığı gibi ispatlanamıyor da ama sosyal bilimler bu açıdan daha sağlam temeller üzerine kurulu diye düşünüyorum.
Tam olarak bundan bahsediyorum ancak sosyal bilimlerde bilimsel olarak da kanıtlanamamış birçok şeyin olması anlaşmazlıklara neden olabiliyor.
Dini konuların "sosyal bilimler" içerisinde yer aldığını düşünmüyorum. Daha çok tarih, sosyoloji, felsefe gibi bilimlerden bahsediyorum. Din, bilimin aksine yapısı gereği dogmadır ve yoruma açık değildir.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.