Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
''Yazmak Sanatların En Üstünüdür Biz Sümerliler İçin.'' Günümüzden 4000 yıl önce yaşamış bir Sümerli öğretmenin yaşam öyküsünü onunla birlikte Nippur’un sokaklarında yürüyüşe çıkıp kamışlarla kil tabletlere bu öyküyü birlikte yazıyormuş gibi bir okuma deneyimi gerçekleştirdim. En keyifli tarih okumalarımdan biriydi. Her bir sayfayı şaşırarak çevirdim. Ve sürekli kendime şunu sordum: “Sümerlilerden sonra geçen 4000 yıla biz insanlar neler ekleyebilmişiz?” Cevabı da her sayfada kendim verdim: Pek az şey… Tabletlerin yazılış amacını Ludingirra kendisi söylüyor. Sümerlilerin yönetimini Akadlar alıyor ve kültürleri yok olmaya başlıyor. Ludingirra; kültürlerini, dillerini, inanışlarını, edebiyatlarını, uygarlıklarını yok olmaktan kurtarıp kalıcı hale getirmek istiyor. Ludingirra insanların, mekanların, şehrin fiziksel özelliklerini çok güzel betimliyor. Hatta betimlediği güzellik anlayışı günümüzle neredeyse aynı. Çok tanrılı bir dinleri var. Yönetimlerinde ise kral ile birlikte ataerkil bir yönetim görüyoruz. Yazar, kralı bazı konulardı eleştiriyor. Eleştirdiği konuların günümüzle benzerlik göstermesi beni en çok şaşırtan konulardan birisi olmuştu. Aynı zamanda tarım ve hayvancılıkla uğraşarak geçim sağladıklarını görüyoruz. Tanrılarına ettikleri duaların çoğu bu yönde. Varoluşla ilgili fikirlerini de görüyoruz. Atasözleri deyimler ve bilmecelere sahip gelişmiş bir dilleri var. Kadın ve erkeklerin lehçeleri farklı. Sümercenin gramerini anlatan dil öğretici kitaplara sahipler. Ayrıca Sümerce- Akadca sözlüklere, atasözlerinin yer aldığı kitaplara da sahipler. Yazı sanat olarak düşünülüp bu konuda şu atasözünü söylüyorlar: “Yazı: sanatın babası, konuşmanın ve bilginin annesidir.” Hatta yazıcılık diye bir meslek var. Ludingirra’nın babası da yazıcı. Okuma-yazma çok yaygın olmadığından mektup, anlaşma vb. yazıları halk yazıcılara yazdırıyor. Akadların yönetimde olması ülkede Akadca konuşmayı gerektirse de Ludingirra’nın babası evde Akadca konuşmayı yasaklıyor, sürekli Sümerce konuşuyorlar. Sümerlerin hukuk kuralları ve toplumsal yaşayışları hakkında da ayrıntılı bilgi sahibi oluyoruz. Köleliğin var olduğunu görüyoruz. Ludingirra’nın okul hayatını anlatmasıyla uygarlıktaki eğitim hakkında da bilgi sahibi oluyoruz. Öncelikle o dönemde yaşayan çocuklarla bu dönemde yaşayan çocukların davranış, düşünüş olarak neredeyse aynı olduklarını gördüm. Okullar tapınaklara bağlı. Önce kamış tutup bir çizgi çizmeyi öğreniyorlar ardından alfabeyi onun ardından ise isimleri bakarak yazmayı öğreniyorlar. Eğitimde şiddetin olduğunu görüyoruz ancak bunu Ludingirra hiç uygulamıyor. Ezberci bir eğitimin olduğunu söyleyebiliriz. Okula gidebilenler çoğunlukla hali vakti yerinde olan kişiler olup öğretmenlerin maaşını veliler ödüyor. Bu sebeple öğretmenler çok zengin kimseler değiller. Okul bittikten sonra sözlü ve yazılı bir sınava girip mezun oluyorlar. Ludingirra’nın da söylediği gibi o dönemde de çocukluk hayatın en güzel dönemi. Eğitim ve din ile ilgili kısımlar ilgimi daha çok çektiğinden bu kısımlar hakkında daha çok bahsetmek istedim. Ancak ticaret, eşcinsellik gibi konulara da çok şaşırdım. Sanırım insanların var oluşundan bu yana kadın- erkek ilişkileri, cinsellik ve güzellik algısı hiç değişmemiş. Milli hikayeler ve serpiştirilmiş şiirler de hayranlık uyandırıyordu. “Kahramanın annesinin çorbası yağlı, ballı olsa da ağlamadan duramaz.” sözü beni çok etkiledi. Fırat kıyılarındaki Balıkçı Lokantalarına da değinmeden geçemeyeceğim. Günümüzden pek bir fark bulamadığım bu uygarlıkta yaşamak çok isterdim. Ludingirra amacına ulaştı ve biz şu an onun uygarlığını hayranlıkla okuyoruz, yazıyoruz ve daha fazla öğrenmek- öğretmek istiyoruz. Şair ruhlu bu milleti tanıdığım için çok mutluyum. Sümerli Ludingirra, Dönülmeyen ülkede hep bahtiyar yaşa. Yeraltı dünyasında gölgen kıvansın.
Sumerli Ludingirra
Sumerli LudingirraMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 2019838 okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.