1 Nisan 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde, "... Kaç mebus alınacak? Hakiki vaziyeti hiç kimse tahmin edemez. Kati vaziyet Gazi hazretleri umumi listeyi ilan edince anlaşılacak" deniliyordu.
Meclise girecek tüm üyelerin bir tek kişi tarafından seçildiği koşularda, serbest seçimlerden ve hakimiyetin millete ait olduğundan söz etmek mümkün müdür? Herhalde, "Hakimiyet kayıtsız şartsız Mustafa Kemal'in ve onun yakın çevresinindir" demek, gerçeğe daha uygun düşüyor. Gerçek olan bir şey varsa, o da artık hakimiyetin Sultan' a ait olmadığıydı. Böylesi koşullarda mahkemelerin, "bağımsızlığı" da içi boş bir slogan olmaktan öteye gidemez. Cumhurbaşkanı, CHF tüzüğüne göre daimi ve değişmez genel başkandır. Meclis üyelerini de kendisi belirlediğine göre, bu durum, onun hem partiye, hem de meclise ha.kim olmasına imkan veriyordu. Parti içinde ve dışında kendi iradesi dışında hiçbir girişime izin vermiyordu. Hitler; "... Mustafa Kemal' in ilk talebesi Mussolini, ikinci talebesi benim," derken, Mustafa Kemal'in şahsi rejimine verdiği önemi ifade ediyordu.