Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

404 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Ruhların Tarihi
"Ben beş kitap yazdım, ama bana hepsi tek kitapmış gibi geliyor " demiş Aleksiyeviç. Ben de onlarca acı hikaye okudum ama sanki tek hikayeyi, tek kadını okudum.Ve ortak duygularını hissettim: Isdırabı. KADIN Çocukluğunda: "Okulda bize ölümü sevmeyi öğrettiler. Falan şey uğruna ölmeyi nasıl da istediğimize, hayal ettiğimize dair kompozisyonlar yazardık." (sayfa 11) Savaşa girmeden: "Şahane lüle lüle saçları olurdu...Komutan zeminliğe girer: --Erkek gibi kesin,derdi. --Ama kadın bu. --Hayır, o bir asker.Savaştan sonra tekrar kadın olacak "(sayfa 223) Savaşla Yüz Yüze Geldiğinde: "İnsan birini öldürebileceğine hatta buna mecbur olduğuna ilişkin çılgın fikirle nasıl başbaşa kalır?"(sayfa 45) Savaş Sürerken: "Biz istiyorduk ki...Biz kimseye "Ah,şu kadınlar dedirtmek istemiyorduk...O yüzden erkeklerden daha fazla gayret ediyorduk işte, onlardan kötü olmadığımızı kanıtlama derdindeydik." Savaş Bittiğinde: "Zaferi bize yar etmediler. Onu usulca sıradan kadın mutluluğu ile takas ettiler. Zaferi bizimle bölüşmediler. Bu çok inciticiydi...Anlaşılmazdı. Çünkü cephede erkekler bize mükemmel davranıyorlardı." Bunları anlattığı zaman kadın altmış yaşlarında. Bir ömür kaç şey ile savaşmış, dersiniz? Yaşama sevincinden uzak tutulmak, ölümle iç içe yaşamak, sevdiklerini kaybetmek, vatan sevgisi ve yaşama isteği arasında bocalamak... Ya kadın bedeninde erkek gibi yaşamanın zorluğu... Erkeklerden geri kalmama kaygısı... Açlık, yorgunluk, uykusuzluk öyle geri planda ki bunların yanında... Üstelik asıl ısdırap savaştan sonraya saklıymış: Savaş biter, erkekler alkışlanır. Savaş kadınlarından ise çekinilir, korkulur, evlenilmek istenmez. Neden? Erkeklere savaşın korkunçluğunu hatırlattığı için mi? Zaferi kadınların yardımı ile kazanmanın ezikliği mi? Cephede onlarca erkekle beraber yaşadıkları için mi? Bence hepsi. Oysa onların en çok özlemini duydukları şey kadınca yaşamaktı. Güzel hissetmek, hoş sözler duymak, aşık olmak, çocuk doğurmaktı. İçlerinden biri Almanya'ya girdiklerinde en çok zoruna gidenin Alman kadınlarının evlerinde beyaz örtülü masalarda, porselen fincanlarda kahve içmeleri olduğunu söylüyor. Onca acının ortasında kadının buna takılmasını sanırım bir erkeğe izah etmek zor. Kadın askerin tüfeğine menekşe takmasını, sargı bezlerini aşırıp elbise dikmesini anlatmak zor... Yazar bir çiftle konuşurken adam, "Karım daha güzel anlatıyor, bir sürü ayrıntıyı hatırlıyor, ben de yıllarca onu dinleye dinleye onun anılarını yaşamış gibi oldum" benzeri bir cümle kuruyordu. Bu, kadın duyarlılığıdır işte. Sanırım bu kadınların yaşadıkları bir daha yaşanamaz; onları anlayamayız, acılarını çekemeyiz. Ama otuzbeş numara ayaklı minik bir kızın kırk iki numara erkek botlarıyla kilometrelerce yürüyüşünü okuduğumda ayaklarım karıncalandı çünkü benim de ayaklarım otuzbeş numara. Acıyı ayaklarımda hissettim. Kan kokusundan midem bulanır, çiğ etten tiksinirim. Onlarsa savaş sonrası yıllarca kırmızı rengi görmeye tahammül edememişler. Bu yüzden çektiklerini ancak hayal edebilirim. El arabasına doldurulan kesik kolları, bacakları, hayvan gibi tasmayla gezdirilen çocukları, kendi bebeğini suda boğmak zorunda kalan anneleri anlatamadım. Bunları anlattım ben de. Sarsıldım, düşündüm bol bol. Sanırım zenginleştim de. Kitap yanına ne başka kitap istedi, ne film... Öyle "sızı" olarak tek başına yaşamak istedi. Mola vere vere okumak zorunda kaldım. Normalde tek oturuşta epey okurum. Sığınacak bir yer aradım. O sırada: "Bir şekilde insan, insana iyi geliyor." (sayfa 165) dedi bir kadın. Evet, insan insana bütün bu dehşeti yaşatıyor. İyileşme de yine insanla. O zaman derdimiz ne bizim? Yazarın öğrenmek istediği de insan. "Tek bir insan" Bu yüzden "ruhların tarihini yazıyorum" demiş. Başarmış da... "Yeryüzünde binlerce savaş yaşanmış(...) ama savaş insanlığın başlıca sırlarından biri olarak kalmayı sürdürüyor." Savaşı tekrar tekrar okuyoruz, dinliyoruz, izliyoruz, görüyoruz. Hala merak etmemiz bundan mı?
Kadın Yok Savaşın Yüzünde
Kadın Yok Savaşın YüzündeSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Yayınları · 20161,052 okunma
··
2.324 görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
Kitapta ilk bakışta belki de çok dikkat çekmeyen bir ayrıntıya projektörleri tutarak, incelemenin can alıcı noktası olarak seçilmesini çok önemsiyorum ben. 35 numara ayaklı bir kadının 42 numara bot giymesi tam yüreğe dokunan nokta olmuş. İnceleme amacına ulaşmış oluyor böylece, unutmayız artık bu kitabı. Emeğinize sağlık...
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Resul Bey. Ortada bir kurgu yok,edebilikten bahsedilemezdi. Acıları, dehseti de anlatamıyorum. Hissiyatı vermeye çalıştım. Başarılı bulmanıza sevindim.
2 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Savaşan kadınlar kadar bir de cephe gerisinde hayatta kalmaya çalışan, en az savaşın kendisi gibi pek çok zorluğun üstesinden gelmeye çalışan, çoğu zaman karnı burnundayken veya bebeğini emzirirken eşinin öldüğünü haber alan, hayatın tüm acımasızlığıyla bir başına kalan, savaşlar bitse dahi kendi savaşı sonsuza dek süren kadınlar var... Günümüzde ne zaman şehit haberi duysam aklıma bu kadınlar ve o ufacık çocuklar gelir. Daha 3-5 aylık bebekler hatta daha doğmayanlar... Babaya mı üzülmeli, anneye mi üzülmeli yoksa çocuğa mı üzülmeli?! Savaşın bir tanımı var ama işte bunların bir tanımı yok... İncelemeniz yürek burktu, hüzünlendirdi, ama bir yandan da hafızamızı kamçıladı. Asla unutmamak lazım. Unutmaya izin vermemek lazım... Ellerinize sağlık... Sevgiler...
Gönül. okurunun profil resmi
Ben de tek bir kadın okudum derken bunu söylemek istedim. Ortak acıyı. Yazar da işte o tanımlanamayan şeylerin tarihine inmiş ve onları anlatmaya çalışmış. Teşekkür ederim yorumunuz için.
Neşe okurunun profil resmi
Hep gamlı cümleler kurar olduk, bazen bundan utanıyorum desem yeridir. Ama güzellikler öyle azaldı ki, inkâr edecek hâlimiz kalmadı. Bir noktadan sonra insan yoruluyor. Bu kitabı okumayı çok istesem de, işte bu nedenle erteleyip duruyorum. Okumuş olduğun için, hele de böylesi güzel yorumladığın için kutlarım seni. Her satırın yüreğime dokundu geçti. Eline sağlık.
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Kitap çok yorucu,çok sarsıcı." Çok ağladım, çok üzüldüm." denilecek bir kitap değil. Ağlayamadım ben,dondum.sabah bitirdim akşama kadar yazamadım ama içime de sığmıyordu. Mutlaka okumalısın ,senin de çok güzel yorumlayacağından eminim. Öncelikle kadınların sonra herkesin okuması gerekir. Ama kendine uygun zamanı seç derim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yaşar Erdoğan okurunun profil resmi
Kısa bir suredir listemde olan kitaplardan biri, umarım en kısa zamanda bende okuyabilirim.
Gönül. okurunun profil resmi
Okuma niyetiniz varsa,geciktirmeyin derim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.