Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

171 syf.
9/10 puan verdi
"Endüstriyel rutin, insan karakterinin bütün derinliğini yok eder"
Sosyolojik okumaların oluşturduğu girdaba kapılınca okuma hevesim hep Sosyoloji alanında canlı kalıyor. Artık upuzun romanlar eskisi gibi tat vermiyor, roman-öykü türünde inanılmaz bir seçicilik bana hakim oluyor. Dünya klasiklerinin çoğunluğunu da geçmişte okumuş olmak yeni bir klasik esere başlama heyecanının da önüne geçiyor. Sosyolojinin yarattığı huzursuzluğu edebi türler ne kadar çabalasa da örtemiyor.. Bu kitapta da kapitalizmin aşındırdığı karakteri ele alıyor Sennett. Bunun için ilk olarak onun "Karakter" tanımlarını vermek doğru olacaktır. • Karakter, kendi arzularımıza ve diğer insanlarla aramızdaki ilişkilere yüklediğimiz etik değerdir. • Her birimiz, belirli bir anda yaşadığımız duygu karmaşasının içinden bazı duyguları seçer ve içimizde yaşatırız; yaşattığımız bu duygular karakterimizi oluşturur. Karakter kendimizde değerli bulduğumuz ve başkalarının değer vermesini beklediğimiz kişisel özelliklerimizdir. İlk bölüm olan "Sürüklenme"yi geçmişinde görüşme yaptığı bir temizlik işçisinin oğlu ile tesadüfen havaalanında karşılaşmasıyla başlatıyor. Ve temizlik işçisinin tutumları ile oğlunun tutumlarını karşılaştırarak karakter aşınmasının ilk sürecini başlatıyor. Baba Enrico uzun yıllar eşiyle beraber çalışarak devamlı bir birikim yapmış. Devamlı çocukları kendi yaşantısını yaşamasın ve hayal edilen Amerikan rüyasını gerçekleştirebilsinler diye hayatının tümünü ufak hesaplara ayıran kapitalist sistemin geleneksel isçisidir. Oğlu Rico ise babasının fedakarlığı sayesinde üniversite eğitimini tamamlamış. Çağın en büyük getirisine sahip olmayı sağlayan bilgisayar teknolojisi içinde çalışmaya başlamış. Babası ücret hiyerarşisinde en alt yerdeyken oğlu ilk yüzde beşlik dilime gelerek beklenenden çok daha büyük bir sıçrama gerçekleştirmiştir. Esnek kapitalizmin neden olduğu sürüklenme eylemi sistemin kendi çalışanlarını daima yeniliğe hazır olma durumunda tutmak isteyişidir. Esnek kapitalizmin verdiği en büyük mesajları her an her şey olabilir ve uzun vadeli planların yapılamaz oluşudur. Bulduğu işe tutunan baba Enrico emekli olacağı güne kadar sabit bir işte ve sabit bir hayatta durağan şekilde yaşamış gelecek kaygısı da daha az çalkantılı olan biridir. Çünkü kabullenmiş ve kendini esnek kapitalizmin dışında tutacak bir yolu bulmuştur. Oğul Rico ise babasının aksine yükselmek için risk alma durumuna inanan girişimci biridir. Ve esnek kapitalizme ayak uydurabilmek adına kısa zaman dilimlerinde iş değiştirmek zorunda olan bir bireydir. Sürüklenme burada başlamaktadır. Yeni iş: yeni hayatlar ve yeni evler anlamına geliyordu. Artık evli ve çocuklu olan Rico bu sürüklenme durumundan duyduğu kaygıyı nasıl aşacak? Eşi ve çocuklarıyla oluşturması gereken. Bağlılık, sadakat ve istikrarlı hayatı nasıl gerçekleştirecekti? Bu günümüzde çok büyük sorunlara neden olan bir olaydır. Sennett'in verdiği istatistiklerde en az iki yıllık üniversite mezunu bir kişi hayatında en az on bir defa iş değişikliğine ve en az üç defa temel becerilerini yenilemeye hazır olmalıdır.. Kim daha mutlu bir hayat sürecek? Elde ettiğine itaat eden mi, yeni iş ortamları yüzünden bir yerden bir yere sürüklenenler mi? Bizim ülkemizde kapitalizmin esnekliğinden çok mevcut işsizlik boyutunun yükseliği insanların onlarca işte çalışmasına neden olmaktadır. Ben 27 yaşımdayım şuana kadar 6 farklı şehirde toplamda 10 farklı işte çalıştım. Artık arkadaşlık ilişkileri iş yerlerine göre şekillenmekte, duygusal ilişkileri de iş yerlerinin ortamında yaşanan sorunlar şekillenmektedir. Kendimizi bu sürüklenme durumunda nasıl muhafaza edeceğiz? Bu da karakterimizi koruma yetimize bağlı bir şekilde değişmektedir. İkinci bölüm olan "Rutin"de Diderot- Adam Smith görüşlerinin çarpışma noktasından yola çıkarak oluşmaktadır. Diderot ve onun görüşlerini sürdüren Giddens rutinin insanın özünü alçaltmadığını ve düzenli bir rutinden mahrum yaşamın anlamsız bir varoluş olacağını savunmuşlardır. Sennet de rutini savunacaksak işçi haklarının da gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesini de savunmalıyız diye ekleme yapmaktadır. Adam Smith ise rutine karşıt biriydi. Rutinin ruhu öldüren bir faaliyet olduğunu savunmaktadır. "Ulusların Zenginliği" adlı kitabında da rutin ile ilgili şu sonuca ulaşılır: "Rutin, belirli bir noktada zararlı hale gelmeye başlar. Çünkü insanoğlu kendi çabası üzerindeki kontrolünü yitirir; çalışma zamanı üzerindeki kontrolün yitmesi ise insanın zihnen öldüğü anlamına gelir." Birkaç kuramcının da görüşlerini ekleyerek bölümü zenginleştirmiş ve bölüm sonunda bizi şöyle bir sorgulamaya yönlendirmiş: Rutinin karakterimizi pasifleştirdiğini kabul etsek bile, esnekliğin bizi yaşama daha müdahil kılması nasıl mümkün olacaktır? Her iki durumdada bizi bekleyen tehlikeler var pasiflik ve gerekenden fazla aktiflik ikilisinin karakterimize olumsuz etkileri olacaktır. Birinde rutin bizi üşengeç hale getirecek boş zamanı verimli kullanmak yerine ziyan edeceğiz diğerinde de esnek çalışma şartlarının peşinde koşturmak daima yeni bir düzen kurma yolunda çabalamak anlamına geldiğinden oluşacak kaygı, zamanı verimli kullanmamızın önüne geçecektir o halde biz ne yapacağız?.. Sennett'in değindiği kavramlardan bir başkası da "Okunaksızlık" Yüksek teknoloji sanayisinin yarattığı esnek kapitalizm döneminden önce birey çalıştığı işlerde verdiği emeğin ölçüsü ile diğerlerinden ayrılıyordu. Lakin yeni bilgisayar teknolojisi işçileri daha da vasıfsız hale getirecek ve işlerin hepsini karmaşık makineler yapacaktır. Bu durum işçinin okunur olma durumunun önüne geçmektedir. Artık işçi sadece bilgisayar ekranındaki birkaç tuşa basmakla yükümlüdür. Fırında çalışan bir kadın da bu durumu şu şekilde ifade etmektedir: " “Fırıncılık, ayakkabıcılık, matbaacılık; hiç fark etmez, hepsi gelir elimden,” deyip kahkahayı basmıştı. Her işçi görevinin son derece basit ve aptalca olduğunun, yapabileceğinden çok daha azını yaptığının farkında." Bu durum kapitalizmin işlevi makineyi idareyi işçiye vermesinin sonucunda oluşan bir aynı olma durumunu ifade ediyor. Artık bir yüzeysellik söz konusu daha genel bir ifadeyle kapitalizmin bizi getirdiği son durum ise sınıfsız bir toplum görüntüsü içinde ortak bir konuşma, giyinme ve düşünme eylemlerini sürdüren bir sürü haline gelme. Birey sürünün içine dahil olup farklılıklarını rahat bir şekilde gizleyebilir, herkes aynı bir okunurluğa sahip olabilir lakin farklılıklarını gizlemek istemeyenler ne olacak? Yaşadığımız dünyada bu insanlara yönelik olan nefret ve şiddet söylemlerini görebiliriz çünkü sürünün içindekiler sahtelikten ibaret olan eşitlik görüntüsünü kırabilecek kabiliyete sahip değil böyle olunca bu durumu aşan farklılar tehdit altında kalmaktadır. Richard Sennett yeni akım olan "esnek kapitalizmin" Karakter Aşınmasını irdelerken dikkatimi çeken en önemli nokta bizi sürekli her an her şey olabilir havasına sokan bu sistemin yarattığı "kayıtsızlık" duygusu. Sürekli yenilenen ve bu yenilik inanılmaz hızla devam ederken biz birey olarak ihtiyaç duyulma durumumuzu sorgulamaya başlıyoruz. "Kim bize neden ihtiyaç duysun ki?" Herkes istediği şeye erişebilir durumda, herkes aynı şeyleri kullanıyor veya giyiyor. Herkes aynı şeylerden konuşuyor ve herkes aynı yerlerden alışveriş yapıyor.. vs. Bu kadar "herkesin" olduğu bir ortamda bize neden ihtiyaç duyulsun ki? Bu duygunun yanında sürekli bir işsiz kalma telaşı da insanları diğerlerine karşı kayıtsız kılan bir başka etken. Sennett'e göre eski model katı kapitalizm esnek olana göre daha insaflıdır. Katı kapitalizmde sınıflar belli ve insanlar sadece "maddi" yönde olan durumlara karşı kayıtsız kalıyordu. Esnek kapitalizm ise daha okunaksız kalıpları belli olmayan ve her an değişen durumları içeriyor ve bu durumlar sadece alt sınıflara yönelik değil alt-orta ve üst sınıfa mensup bazı üyeleri de etkileyen durumlar olmaktadır. Bu durum ise insanlarda "bana ihtiyaç yok hissinin oluşmasına neden oluyor." Ve oluşan yeni kayıtsızlık daha bütüncül, daha özel konulara yönelik oluyor. Bu durumun yarattığı sonuçları etrafınızdaki umursamazlıklar ve ülkenizdeki sorumsuzluk örnekleri ile çeşitlendirebilirsiniz. Sennett yine de umutludur. Ve kitabın sonuna doğru şu ifadeyi kullanır: "Ama, insanları birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir rejimin, meşruiyetini uzun süre koruyamayacağından eminim." Umarım dediklerinde haklı çıkarsın sayın Sennett...
Karakter Aşınması
Karakter AşınmasıRichard Sennett · Ayrıntı Yayınları · 2022843 okunma
··
267 görüntüleme
Odessa okurunun profil resmi
"Birey sürünün içine dahil olup farklılıklarını rahat bir şekilde gizleyebilir, herkes aynı bir okunurluğa sahip olabilir lakin farklılıklarını gizlemek istemeyenler ne olacak? Yaşadığımız dünyada bu insanlara yönelik olan nefret ve şiddet söylemlerini görebiliriz çünkü sürünün içindekiler sahtelikten ibaret olan eşitlik görüntüsünü kırabilecek kabiliyete sahip değil böyle olunca bu durumu aşan farklılar tehdit altında kalmaktadır." Bu tespit özellikle hoşuma gitti. İster istemez sistemin bir parçası haline geliyoruz sanırım. Bu rutinler bizi birgün öldürecek :) emeğinize, kaleminize sağlık. 👏👏
Adem okurunun profil resmi
Yorumunuz için çok teşekkür ederim beğenmiş olmanıza sevindim. Fiziksel faaliyetlerden oluşan rutine yine kabul edilebilir ama düşünsel rutinleri halletmemiz lazım :)
Demet okurunun profil resmi
Odessa
Odessa
@THRANDUlL
Yeşim
Yeşim
paylaşılmaya ve okunmaya değer emek burada🙌🏻 :)
Psyche okurunun profil resmi
En kısa yorumum olacak galiba : Yaz. 😊
Adem okurunun profil resmi
Hiç de kısa bir yorum değil. :) Bu kelime epey uzun bir anlam içeriyor.
1 sonraki yanıtı göster
Neşe okurunun profil resmi
Sürü halinde sevinir, sürü halinde üzülür, sürü halinde yaşarız. Ne var ki, sürü halinde bilinçlenmeyiz, akıllanmayız. Kendi başımıza kafa yormak yerine herkesin yaptığını takip eder gideriz. Kendine ait düşünceleri olan ve bunları hayata geçirme mücadelesi veren insanları da sürüden ayıklamayı görev ediniriz. Güzel kitaplar okuduğun, önemli konuları aktardığın için teşekkürler Adem. Kalemine, yüreğine sağlık.
Adem okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Hocam. Yorumun başında yaptığınız tespitler çok güzel aydınlanma konusunda birleşmeyi değil de ayrışmayı seviyoruz. Bu durumun tersine döneceği günleri de görebiliriz umarım..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.