Tanıdığım ve aşina olduğum bir şeydi. Ne olduğunu bulmakta güçlük çekiyordum. Yedi düzlemi kuş bakışı tarayan
kadim gözlerime ne olmuştu. Peki ya duru sezerliğim hangi cehennemdeydi? Şimdi sakin ol Sina. Sakinleş ve odaklan bir
şeye ve her şeye konsantre ol. Bütünden zerreye, zerreden bütüne bir köprü kur ve o köprünün kendisine dönüş dedim
kendime. Zihnimdeki gürültüyü susturarak dinledim. Bir şeye
ve her şeye odaklandığım an gördüm onu.
Ama, bu imkânsızdı. Auram, koruyucumun aurasından oluşan bir kesenin içindeydi. Tanıdığım, bildiğim hiçbir üst
varlık buna cesaret etmek şöyle dursun, zihinlerinden bile geçirmemişlerdir. Çünkü, ölümlü ya da ölümsüz bir aura, öteki
aurayla bütünleşip, onu korumaya soyunursa, bu her iki auranın da özle temasının kesilmesi anlamına gelir ki bu durumun varacağı tek bir mutlak sonuç vardır: Her iki varlığın da yaşamları son bulur.