Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

574 syf.
·
Puan vermedi
"Céline’s Dark Journey"
Üniversite yıllarından birkaç keyifli aktivitemden biri her fırsatta Beyoğlu nun öğrenci dostu sinemalarına kendimi atmaktı. Yine o günlerden birinde İtalyan filmi The Great Beauty(2013) izlemiştim.Film Louis-Ferdinand Céline'ın bir alıntısıyla açılmıştı. “Yolculuğumuz tamamen düşsel. Ve gücünü bundan alır”.Yazar ile ilk buluşmam burda oldu ,çıkar çıkmaz da hazır Beyoğlu nda iken en bilinen kitabını edindim.Fakat kitap yıllarca rafta,kolide durdu dolaştı benimle.(Bunda hacimli yapsının da etkisi oldu elbette.) Ardından ne mi oldu?Okul bitti iş hayatı başlaya yazdı hoop darbe,patlayan bombalar,ülkede değişen rejim artan militarizm,bu dönemde benim askere gitmem,işimden olmam,evimden olmam,yakın arkadaşımı kaybetmem...Tüm bunların kitapla ne ilgisi var der gibisiniz?Bunlar hayatın durakları ve yolculuk halen sürüyor.Kitap da bir yönüyle yolculuk hikayesi.Eserin yazıldığı dönemde olduğu gibi ekonomik buhranın, militer sorunlarının benzeri etkilerini şuanda ülkemdeki çoğunluğun yaşaması ile ilgisi oldukça güçlü.Monotonluk, yabancılaşma, gelecekten ümitli olamama, ölüm, saçma ve tiksinti/bulantı. Celin’in romanı izlediği rota ile güncel çağın şartları ile çoğunlukla aynı gibi...Bu açılardan kitabı içselleştirdim ve daha da anlamlı yer edindi bende. Nietszche nin iç kapağında "kanla ve özdeyişlerle yazan,okunmak değil, ezberlenmek ister." dediği okunduğu zaman uzun süre etkisinde kalınan ve etkisinden çıkılmak istenmeyen Ferdinand Celine'in yarı otobiyografik eseridir.Asıl mesleği tıp doktoru olan yazarın gerçek adı Louis Ferdinand Auguste Destouches’dir .‘Céline’ aslında yazarın babaannesinin adıdır. GSY’de yazar, Paris banliyösündeki bir muayenehanede çalışan, fukara doktoru olan gezginci Ferdinand Bardamu ile hayta arkadaşı Robinson’un etraflarında bulunan herkesin yaşam öykülerini anlatır. Céline, romanlarının dilini “konuşan dil” olarak tanımlar. Yazar, hazırlık aşamasıyla beraber 50 bin sayfalık el yazması tutan bu romanı için uzunca bir süre ter döker. Hikâyesi 1910-1930 arasında geçen romanın ilk yarısında, Bardamu’nun 1. Dünya Savaşı ile Afrika-Amerika gezileri; ikinci yarısında ise; Paris’e dönüşünü ve orada kemale erişi anlatılır. Yazarın kendi gerçek yaşamıyla örtüşen ve hayal ürünü olan birçok nokta vardır romanda .Kitap genelinde de anarşist bir söyleme sahiptir yazar. O günlerin Fransa’sının kuralcı ve gelenekçi edebiyatın aksine, O, sokağın dilini, açık saçık küfürlü dilini tercih etmiştir. Başkahramanını dillendirirken: Konuşma Dili + Sokak Dili + Kaba Bir Fransızca = Céline’in alter egosu yani alt edebi benliği “Ferdinand Bardamu” hayat bulmuştur.Céline, Bardamu’nun ağzıyla şöyle konuşur: “Adeta boş bir insan olmaktan hep ürkmüşümdür, yani var olmak için ciddi hiçbir nedenimin olmamasından.” Romanında, Avrupa’daki savaş illetini, Afrika’daki yoksunluğu, hem sömürgeci beyazların hem de zenci halkın ne enayi olduklarını, Amerika’nın ise; ne derece büyük vahşi kapitalist bir makine olduğunu anlatır. Afrika’da ve Amerika’da çok kısa süreler kalır. Gerçek hayatta Amerika’ya, çalıştığı Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilatı adına gözlemci olarak gidip Ford’un fabrikasını ziyaret etmiştir. Ama romanda, bu fabrikada rondela vagonlarını itekleyen bir işçidir. Céline kişiliği gereği; benmerkezci-sosyopat, çıkarcı, bencil bir hergeledir. Özellikle de bir Yahudi düşmanı, antisemit bir ırkçıdır. Çağdaşları Malraux, Sartre, Gide, Aragon ve Camus ile bu yüzden çok kapışırlar. Özellikle de Camus ve Sartre’ın Libération gazetesi üzerinden direkt Céline’i hedef alan ahlak ve edebi seviyesi oldukça düşük makalelerine, Céline de aynı seviyede ve sertlikte, Fransa dışından, 1942-1947 arası hapis ve sürgün hayatı yaşadığı Almanya ve Danimarka’dan (Baltık sürgünü esnasında) cevap verir. Bu it dalaşı yıllar boyu sürer. Céline: “Her alanda asıl yenilgi unutmaktır. Özellikle de sizi neyin gebertmiş olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir!” der. GSY 1932’de basılır.Epey sükse yapar ve çoksatar . 1934 sonrası yazdığı, kendi deyimiyle paçavralar, ırkçı söylem içeren Yahudi düşmanı deneme-makale vb. yazıları yüzünden çok tepki alır. 1941 yılına geldiğimizde, Fransa’nın lider koltuğunda, Hitler yanlısı-yandaş Vichy Hükümeti vardır ve Céline’in tüm kitapları kapış kapıştır. Ama bu zevk-ü sefa yılları 1942′de, Céline’in öldürülme korkusuyla Baltık diyarına kaçmasıyla 5-6 yıllığına son bulur. “Edebiyat, insan ruhunun keşfidir” den hareketle; Céline’in romanı irrite edici, leş, kokuşmuş, inatçı, huysuz; diğer yandan da iç gıcıklayıcı, neşeli ve pıtır pıtırdır. Céline asla bir devrimci olmamıştır. Dünyayı daha iyi bir yer haline getireyim çabasında bir nihilist te değildir. Onun derdi düzeni yaratan insanlarladır. O, yirminci yüzyıl romanının en büyük biçemcilerinden biridir. Not:Yazı bir yönüyle de ,açık bilgiler açısından derleme niteliğindedir.Çünkü inceleme yapma yetkinliğini kendimde görmüyorum.Kendime notlar özelliği taşıyor bu açıdan,burda nicelik açıdan sürekli artan okur(!) olmasına rağmen çoğunluğun iki cümleden sonra alıntıyı bile okumadığını biliyor gecenin sonunda iyi uykular diliyorum.
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna YolculukLouis Ferdinand Celine · Yapı Kredi Yayınları · 20224,051 okunma
·
154 görüntüleme
Sylvia okurunun profil resmi
Çok güzel, naif bir yazı olmuş. En yakın zamanda okumaya teşvik etti beni💯
DlkSzgn okurunun profil resmi
notlarınızı paylaştığınız için teşekkürler
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.