Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
“Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse!”mi acaba?
Dünyaya geldiğimiz günlerde hem zihinsel hem de fiziksel olarak yetersiz olmamızdan yakınırken yaşlandığımızda ise fiziksel olarak yıkılmamış ve zihinsel olarak yavaş yavaş güçsüzleşmemize karşın anılarla dolu zihnimizin yetersiz görülerek küçümsenmesinden yakınırız insanoğlu olarak. Ya durum tersine dönseydi daha mı mutlu olurduk? Temel sorun, bu hayat bizim için yanlış mı işleyen bir sistem yoksa biz hayatımızda karşılaştığımız sorunları yaşla ilgili mi görmekteyiz? Benjamin Button, 70 yaşında doğmuş bir bebek olarak gerek ailesi gerek toplum tarafından ucube olarak görülen bir bebek. Doğum günü bir nevi cenaze töreni gibi kabul ediliyor. Neden? Bizim standartlarımıza uymayan bir insanı bizden göremiyoruz çünkü. Tıpkı down sendromlu veya çeşitli yetersizliklerle doğarak bize benzemeyen her özel çocuğa davrandığımız gibi onu da dışlıyor dünya. Dünyaya geldiğimiz aileyi anlamlandırabilseydik daha az travmatik olurdu hayat belki de. Yaşlı doğmanın artıları da var bu yüzden. Bilinç ne kadar özel bir kavram, ne güzel bir hediye insanoğluna. Benjamin Button’ın babası bile onu bir bebek gibi büyütmeye çalışırken onunla iletişim kurabilen tek kişi kim oluyor? Dedesi. Yaşlılığın bilge tarafına güzel bir temas olmuş bu durum. Zamanla BB’nin babası da olgunlaştıkça oğluyla iki iyi arkadaşa dönüşüyor. Zaman... Ya BB? Hayat yolculuğunda 70’den 50’ye geldiğinde dünya yaşı 20 olmakta ve duygularla yoğrulma başlamakta. 20 yaşında bir kız olan Hildegarde’a aşık olmakta. Kızın amacı olgun bir erkeğin kanatlarına sığınmakken BB’nin amacı AŞK! Yani bir nevi kızın ruh yaşı 50, BB’nin 20; kızın beden yaşı 20, BB’nin 50. Çok güzel bir tamamlayıcılık yaratmış yazar. Öte yandan zaman tersine işledikçe her şey değişiyor ve BB karısından uzaklaşıyor. Aşk bitiyor çünkü ve gençlik ateşiyle daha fazla heyecan arıyor BB. Hayatta da karşılaşmaktayız bu tür insanlarla, değil mi? Aslında gençleşme arzusu gerçekleştiğinde hayatımızı mahvedebilecek bir lanet de olabilir mesajı gizli! Baba oğul sorunu BB ve oğlu Roscue arasında da gerçekleşiyor. Çocuklar ve ergenler babalarının kendileriyle aynı kafada ve genç bakış açısında olmalarını hayal ederler çoğunlukla. Kitapta böyle olmasına rağmen bir süre sonra utanç vermeye başlıyor bu durum. Babanın genç ve heyecan dolu olması oğulu yoruyor. Oğul baba motifine dönüştükçe bağlar zedeleniyor. Gerçek hayatta baba oğul kimliklerinin korunmasının önemi üzerine güzel gidilmiş gibi hissettiriyor bu olaylar. Ebeveyn çocuk ilişkisinin arkadaş tipinde olmasından uzaklaşılması fikri bir süredir psikoloji çevrelerinde de kabul görüyor zira. BB’nin en mutlu çağı anaokulu yılları. Dertsiz, oyunlarla çevrili, sorumluluk ve anıların omuzlara yüklenmediği yıllar. İnsanı alıp o yıllarına götürüyor ve hak vermemek elde değil yazara. Kitapta konuşan veya etkin olan hiçbir kadın karakter yok! İlginç. BB’nin bakıcısı Nana ve eşi Hildegarde ise olayların arasında geçen ufak yan karakterler olarak ele alınmış. Sebebi nedir diye merak ettiriyor açıkçası. İnsanın en sevimli, öpülüp koklanası, gülücükler saçtığı, çaresiz ama bir o kadar da hiçbir sivri dilli ifadesinin olmayacağı, ne zaman öleceğinin net olduğu bir zamanda hayata veda etmesi düşündürdü beni. Kendisi açısından da acı yok çevresi açısından da huzursuzluğun azaldığı bir dönem. Sonrası? Kocaman bir karanlık ve gözleri yummak...
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Profil Yayıncılık · 200921,3bin okunma
··
101 görüntüleme
Osman Y. okurunun profil resmi
Güzel noktalar yakalamışsın eline sağlık. Filmini izlemiştim , kitabını okumadım ama anladığım kadarıyla filmde olmayan kısımlar da var kitapta. Sembolik bir anlatım metaforlar söz konusu. Bu hikayeyi hatırladıkça aklıma Oscar Wilde 'ın sözü gelir , "Ruh bedende yaşlı doğar , beden ruhu gençleştirmek için yaşlanır."
Özlem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Osman. Özellikle Wilde’ın bu sözü tam da kitapla uyuştu. Öğrenmiş oldum ben de naçizane. Filmini izlemedim ama izleyeceğim muhakkak. Bakalım arada nasıl farklılıklar varmış.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.