"O acımasız gösteriyi her seyredişinde aldığı ders hep aklına geliyordu: Sopa kimdeyse, kanun onun elindedir."
--> #VahşetinÇağrısı Amerikalı yazar #JackLondon tarafından yazılmış bir romandır.
--> Eser, #Buck isimli evcil bir kızak köpeğinin, sahibinin haberi olmaksızın vahşi ortama sokulması neticesinde, vahşi doğaya adapte olması ve doğada yaşadığı olayları konu edinmektedir.
--> Roman 1903 yılında yayımlanmış, Londra’da en çok okunan kitap olmuş ve yazarın en iyi yapıtlarından biri sayılmıştır.
--> Eser aynı zamanda yazarın kendi hayatından esintiler de taşımaktadır. #London genç bir yazarken zengin olma hayaliyle Alaska’da altın arama serüvenine katılmış, hiç altın çıkaramamasına rağmen doğa ve insan üzerinde büyük bir bilgi birikimiyle geri dönmüştür.
--> Akıllara “Doğa mı Medeniyet mi?” sorusunu getiren roman birçok kesim tarafından eleştirilmiştir. London medeni hayattaki pek çok insanın doğadaki hayvanlardan daha sefil, cahil, acımasız ve hırslı olduğunu yansıtmak istemiştir.
--> Sembollerle dolu olan eser ana karakterin geçirdiği değişimi insanlığın üzerinden işlemektedir. Bu sebeple pek çok kişi Buck’ın geçirdiği değişimi Darwin’in teorisine bir örnek olarak göstermiştir.
--> Son olarak eserin orijinal ismi “The Call of The Wild”dır. Bu bağlamda Türkçeye vahşetin çağrısı olarak çevrilmesini açıkçası doğru bulmadım, çünkü bahsedilen Buck’ın özünün bir diğer değişle doğasının çağrısıdır.
--> #MartinEden’dan sonra Jack London’a bakış açım değiştiği için ben eseri Martin yazmışçasına okudum :D Siz eseri nasıl buldunuz? Medeniyet mi yoksa Vahşi yaşam mı hangisini tercih edersiniz?
--> "İlkel yaşamda, çok, çok eskilerde atalarının yaşamında merhametin yeri yoktu. Merhamet yanlış anlaşılır, korku sanılırdı; böyle bir yanlış anlama ise bu düzende ölüm demekti."