Gönderi

Dün de Bugün de Aranan Adam Aynı
*Yer işgal eden değil, yer dolduran, harcadığından çok üreten, liyakatli, ahlâklı, vefalı, sabırlı, zor zamanın adamı: Arandı, aranıyor. *Kendisinden çok ümmetini düşünen, insan olmanın insan dışındaki mahluklardan farklılığını idrak eden, Allah’tan korktuğu her hâlinden belli olan, şehvetler önünde erimeyen, sözüyle eylemi aynı olan, dik ve cesur, yalpalamayan adam: Arandı, aranıyor. *Kınamalara aldırmayan, dünya ile ahiret arasında denge kurabilen, gece âbid gündüz mücahit, eliyle, diliyle, malıyla cihat eden adam: Arandı, aranıyor. *Zenginleşince fakirlik günlerini unutmayan, omuzlarına yük konunca nazlanmayan, mazeretler üretmeyen, ‘ama ve fakat’ demeyi bilmeyen, dininden taviz vermeye razı olmayan adam: Arandı, aranıyor. *O hep arandı; gün oldu o Habil olarak çıktı. İsmail olarak çıktı. *Gün oldu grup oldular, mağaraya sığındılar, ‘Ashabıkehf’ oldular. Yesrib’de Mus’ab olup, Medine kurdular. *Erkam ehli oldular. Suffa ehli oldular. Bedir ehli oldular. *Mağarada Ebu Bekir oldular. Haçlıların önünde Salahaddin, Fatih, Seyit Çavuş oldular. *Onlar, hak ve batılın iki zıt kutup olarak yeryüzüne indiğinden beri arandı, aranıyor; Allah’ın dini için ‘fedakâr, gecesi gündüzüne katılmış adam’ arandıkça aranacaktır. *Ömer’in aradığı, kerpiç duvarlı odasını dolduracak adamlar o adamlardı. Kendisi gibi adamlar arıyordu. Bedenleri odaları, heybetleri gözleri dolduran, meleklerin imrendiği adamlar arıyordu. Âbid, zahit, muttaki fethettiği topraklarda elinin ve emrinin altındaki servet denizinin ortasında aç gezecek ama davasından geçinmeyecek adam arıyordu. Kendisine kefenlik olarak hazırlanan bezi görünce: ‘Üç gün sonra çürüyecek bir vücut için bu kadar bezi zayi etmeyin, iki kat kefen bana yeter.’ diyecek temiz elli ve dilli adamlardı Ömer’in aradığı adamlar. O adamlar fethedip şirkten temizledikleri topraklardaki düşüncelerden, yaşam tarzlarından etkilenmedikleri gibi bütün dil ve coğrafya engellerine rağmen kendi akidelerini o yerlerdeki insanların gönüllerine yerleştirdiler. Etkilenmeyip etkilediler. Almadılar, verdiler. Temsilcisi oldukları Peygamberlerinin yüz akı oldular. Onu hiçbir yerde mahcup etmediler. Gözleri ve elleri güven verdi. Dillerinden bal aktı. Dostlarını da düşmanlarını da hayran bıraktılar. Ne ibadetten taviz verdiler ne de cihattan... Dünyadan da nasiplerini unutmadılar. Adım başı bir keramet sergiledikleri hâlde keramet kampanyaları açmadılar. Ayaklarını kaydırmadan sadık Müslüman olarak yaşamayı en büyük keramet ve nihai hedef olarak gördüler. Ömer, onlarla ve onların başında yaşadı. Sonra bir bir adamlarını kaybedince, gelecek nesillere fetih erlerinin temel karakterlerini, vasıflarını anlatmak istedi. Ümmetin hasretini dillendirdi: Ebu Ubeyde, Muaz ve Huzeyfeler...
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.