Renkler, nesneler, dağlar her şey dile geliyor bu öykülerde..
Düşünerek okuyorum, yudumlayarak, biraz biraz, zira cümleler anlamca ağır..hiç boşluk yok sanırsın..
Fazla dramatize edilmemiş mi! dediğim yerler olsa da iyiydi her şeyiyle. Özellikle "Serander Kuşları"öyküsü...
"Neden sonra dedemin eski yazıyla Mushaf'ın son sayfasına düştüğü Niyazi Mısri beyti dilime dolanıyor: "Topuğuna çıkmayan suyu deniz sanırsın/Sen katreyi geçmeden ummanı arzularsın."
Syf/66