Gönderi

83 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Entelektüel Ölüm
Satranç, hepimizn bildiği üzere 64 adet kareden oluşan, belli başlı taşların belli özelliklere göre hareket ettiği bir strateji oyunudur. Gerçekten de salt böyle bir strateji oyunu olmaktan öte bir insanın tinsel varlığına işleyen, onu bulunduğu hiçlikten kurtarıp, bilincinin ikiye bölünmesine nasıl sebep olabilir? İşte Zweig'ın oldukça başarılı bir şekilde eserlerine yansıttığı psikolojik birikiminin bir yansımasını daha gördüğümüz bu kısacık öykü, çokça sayfaları olan kitapların anlatmaya çalıştığını, Zweıg Santraç'ın bir kısmında içsel süreç devinimini, psikolojik gelgitleri, hiçlik duygusunun insanın içine işlediğinde, dahası sosyal olarak izole olduğunda ki duygu durmunu oldukça iyi yansıttığı bir öyküydü. Goethe'nin klasik öykü kuramına bağlı kalarak ele aldığı bu kitapın başarılı bir yapıt olduğu kanısındayım. Buenos Aires'den New York'a hareket eden bir gemide geçen kurguyu isimsiz anlatıcımız aracılığıyla okuyoruz. Bu gemide dünyanın en önemli satranç oyuncusu olan Mirko Czentoviç de bulunmaktadır. Bu dünya şampiyonun treyt özelliği ise, bu kadar başarılı olmasına rağmen iki satırı imla hatası yapmadan yazamayacak biri olmasıdır. Herkese üstten sanki diğerleri ezikmişçesine bakan, kimseyle konuşmayan, sadece kazanacağı paraya bakan ve bu parayı kazanmak için en müşkülpesent yerlerde dahi satranç partilerinde oyanyan biridir. Ben kitabın Mirko üzerinden ilerleyeceğine daha ilk sayfadan o kadar emindim ki sonradan sadece kurgunun içinde bir araç görevi gören Mirko karakterinin farklı yapısı benim için Dr. B karakterinin kurguya dahil olmasıyla tüm ilgisini kaybetti. İşte asıl psikolojik altyapının dr. B'nin üstünden yazıya aktarıldığı nokta bu kısacık öykünün en güzel, en heyecanlı yeriydi. Dr. B Viyana'lı bir avukattır ve saray eşrafının en önemli evrakları ile ilgilenen biridir. Ancak İkici dünya savaşındaki Hitler önderliğindeki Nazilerin faşit davası uğruna tutuklanmıştır. Ama aksine bir toplama kampına değil, kimseyle konuşmadığı, dış dünyaya tamamen kapalı, sadece belli aralıklarla kendisini sorgulayan Gestapo'lar hariç insan yüzü görmediği, ve götürüldüğü yerde yatak, lavabodan başka bir şey bulunmayan bir odaya hapsedilmiştir. İşte böyle bir durumda, artık çıldırma noktasına gelmiştir, çünkü içinde bulunduğu izolasyon onun var olduğu gerçekliğini yitirmesine sebep olmakla beraber onu bir hiçliğe sürüklemiştir. Böyle bir durumdayken bir gün sorgudan önce beklerken bir şekilde bir kitap çalar. Bu kitap satranç namına her şeyin bulunduğu bir kitaptır. Satranç tahtası, taşları olmadan satrançı uzamsal olarak bilincine yansıtmayı başarır. Ve artık sorgularda bile bu Santraç denen kendini kuşatmış ve artık kendi içinde bir olguya dönüşen bu oyun aracılığıyla düşünür yani tüm bedenini tüm tinsel varlığını ele geçiren bu oyunu dahası tek başına oynamaktadır. Bir siyah taşların tarafında bir beyaz taşların tarafindan oynaması ve sonunda yenen de yenilen de, övülen de sövgüye maruz kalmanın da yine onun kendi öz benligi olması, onun bilincindeki bölünmeyi kaçınılmaz kılmıştır ve bu da kitap içerisinde çok etkileyici bir dille aktarılmıştır. İşte böyle bir durumdayken kaçınılmaz olarak bence son evrede yaşadığı şey bir psikoz alevlenmesi olarak görülebilir. Sonradan yaşanılan olayları kitabı okuduğunuz takdirde kendiniz göreceksiniz. Ancak kitabın sonlanışındaki olağan olan bir durumun, bir sona bu kadar yakışması gerçekten inanılmazdı. İnsan ancak insanlar aracılığıyla yaşamındaki bütünlüğü yakalayabilir. Ki Viktor Frankl'a göre de zaten insanın varolma yönündeki üç durumundan biri de insanlarla bir ilişki içinde bulunulmasıdır. Durum bunun zıttı olduğunda, izolasyon kişilikte bölünmeye neden olabilir. Yani insansızlık hastalığı diyedebilirz buna. Kitapta "satranç zehirlenmesi" Dr B'nin yaşadığı duruma verilebilecek en iyi metafordu. Karakterin yaşadığı durumu sonuç olarak içsel çürüyüş yani entelektüel ölüm olarak da görebiliriz. Kitaptan iki puan kırdım. Neden mi? Çünkü bu kadar kısa olmasını kabul edemedim. Yukarıda bu kadar az sayfayla çok şey anlatabilmiş dedim ancak yinede bu okuma hazzının bu kadar kısa sürmesi beni gerçekten üzdü zaten okuma süremi olabildiğince uzat çalışarak iki günde bitirdim. Ahmet Celal çevirisiyle buluştuğumuz kitapın çevirisi de gerçekten çok başarılıydı. Mutlaka okuyun, elinizde varsa da ertelemeyin. Sağlıkla kalın kitapla kalın.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020238,6bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.