Gönderi

İnternet Bağımlılığı Gerçek!
"Bir dizinin tüm bölümlerini bir günde seyretmek, savaş oyunları yönetirken uyuyakalmak, yemek sofrasında telefondan haberleri takip etmek… İnternete bağlanınca karanlık bir dünyaya savrularak kaybolmayı mı seçiyoruz` Yoksa bağımlı mıyız` Amerika’nın ünlü entelektüel radyosu NPR, programlarından birinde üç uzmanla birlikte saatlerce bu sorunun cevabını aradı. Yazar ve yönetmen Shosh Shlam, “Web-keş (Web Junkie)” isimli belgesel için, Çin’de kurulan 400’ü aşkın rehabilitasyon kliniğinde konferans, spor ve okuma faaliyetleri içeren katı bir disiplin programıyla hizmet veren askeri kampta tedavi gören internet bağımlısı gençleri mercek altına aldı. Çin’in, aşırı internet kullanımını “bağımlılık” olarak isimlendiren ilk ülke olduğunu belirten Shlam, Japonya ve İsrail başta olmak üzere diğer ülkelerde de bağımlılık oranlarının giderek arttığına dikkat çekti. Tek çocuk mecburiyeti sebebiyle kardeşi olmayan ve ülkedeki katı eğitim sisteminin öngördüğü yarışa tabi olan Çinli gençlerin daha büyük tehlike altında olduğu ifade edilirken, orta sınıf için en önemli değerin para kazanmak olduğu ve bu durumun birçok toplumsal problemi de beraberinde getirdiği vurgulandı. Günde 10 saatten fazla internet oyunu oynayarak ekran başında uyuduğu için ailesi tarafından kampa getirilen 16 yaşındaki Çinli bir genç babasıyla konuşurken şu itirafta bulundu: “Çok fazla oyun oynamak sadece benim suçum mu` Başta ailem olmak üzere gerçek dünyada kimse benim varolduğumun farkında bile değil. Sadece internetteki arkadaşlarım beni önemsiyor.” İnsan sesinin yerini alan mesajlar, sembolik işaretler ve kelimeler sebebiyle, insanın en önemli hazinesi olan his dünyasının kaybolduğunu belirten Shalm; “artık daha çok bağlantımız var gibi görünüyor fakat aksine daha az konuşuyoruz ve daha yalnızız” dedi. Telefonla programa katılan bir hanım, eşiyle birlikte küçük bir çiftlik işlettiğini söyledikten sonra ilginç sorular yöneltti. Bağımlılıkla mücadele eden gençlere evlerinde niçin sorumluluk verilmediğini ve Çin’de para kazanmak için uğraşan annelerin evlerinde yemekleri ve temizlik işlerini kimin yaptığını sorarak problemin asıl kaynağını işaret etmiş oldu. Psikiyatrist Prof. David Greenfield’a göre ise, internet bağımlılığı nöro-biyolojik bir hadisedir. Beyin, önceden planlayamadığı şekilde ulaştığı çok sayıda görüntü ve malzemenin etkisiyle haz salgılarını artırarak mükafat merkezini harekete geçiriyor. Etki altında olan zihin kimyasının, davranış kalıplarını nasıl şekillendirdiğine örnek olarak, video oyunlarının beyindeki tesirinin çok kısa bir sürede alkol ile aynı seviyeye ulaştığı gösteren Greenfield şöyle dedi: “Normal kullanım demek, eğlence amaçlı olmadan ve günde bir-iki saati geçmeden yeni şeyler üretmek için internete başvurulmasıdır. Günümüzde, çocukların teknolojik aletlerle ilgili büyüklerden daha bilgili olması sebebiyle ailelerin pozitif iletişim becerileri kullanarak daha etkili olmaları en önemli ihtiyaçtır.” Herhalde bunları okurken ilk fark ettiğimiz, hepimizin aynı gemide olduğu gerçeğidir. Fakat her ülkenin toplumsal ve kültürel yapısı problemi artıran ya da azaltan bir mahiyet arz etmektedir. Zengin ve sağlam bir Türk-İslam kültürüne sahip olan ülkemizde, çocuklarımızın ve gençlerimizin içinde bulunduğu kuru eğitim sistemi manevi olarak onları besleyerek yol göstermek ve hayata hazırlamak yerine, sadece daha fazla puan almaya zorlamaktadır. Hal böyleyken, Çinli gencin ifade ettiği gibi tek suçlu nesillerimiz midir?"
·
16 görüntüleme
Hüsna okurunun profil resmi
Henüz yaşına gelmemiş bebeklerin ağzına iki lokma tıkıştırabilmek için Youtube' a başvurmayla başlayan ve evdeki yalnızlıklarını gidermeleri için saatlerce PC, oyun başında bırakılarak büyütülen çocuklarımızın varacağı son olacaktır...
Zehr/a okurunun profil resmi
Maalesef, sadece çocuklar değil ki yediden yetmişe gelinen nokta bu bence.. ne yazık ki.. sonradan görmelik midir artık bizimkisi.. nedir bilemeyeceğim.. Ama çoğu Avrupa ülkesinde bile gelişim çağındaki çocukların belirli saatlerle internetle buluştuğunu ulaştıkları sitelerinde sınırlı olduğunu farklı bir yerde okumuştum. Evet yararlı kullanım var ama bizim ülkemiz bu seviyeyi ne yazık ki aştı bence.. Hatta bir haberde bir dönem dünyada ki oranlarda instagramı en çok kullanan ülke olduğumuzu okumuştum. Diğer faydasız uygulamalarda da oran aşağı yukarı aynı.. Üreten üretti ve kendileri kenara çekilip pimi üzerimize bıraktı gibi bir durum söz konusu sanki... umarım toplum olarak biran önce kendimize gelir ve uyusturdugumuz zihinlerden kurtuluruz.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.