Gönderi

GÖLETE ATLAYAN VEYA ATILAN ÖDÜL AVCILARI OLMAK YA DA OLMAMAK “Şirket o yıl personel gezisini Tayland'' daki bir timsah çiftliğine yapmıştı. Kahvaltıdan sonra uçuk, kaçık patron ilginç bir teklifle karşılarına çıktı; Her kim ki timsahların yetiştirildiği gölete atlayıp, sahile sağ, salim çıkarsa 5.000.000 $' ın sahibi olacak, yok eğer timsahlara yem olursa, geziye kiminle katılmışsa o kişi 2.000.000 $ teselli mükâfatı alacaktı. Uzun süre kimse cesaret edip atlayamadı, ta ki bir adam atlayana kadar. En önde o, arkasında timsahlar delice bir yarış başladı. Adam hayatına oynamıştı. Nihayet adam kıl payı sıyrılarak sudan çıkmayı başardı. Bir süre tıkanan nefesinin düzelmesini bekledikten sonra, gırtlağını yırtarcasına bağırdı; - Ulan hangi şerefsiz beni suya itti... ! Ve kim çıktı dersiniz? Karısı! İşte "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır " sözü buradan gelmektedir.” (*) Bu alıntı da olayın cinsiyet kısmıyla değil para kısmıyla ilgileneceğiz. Suya itilenin erkek veya kadın olması hiç fark etmez. Rolleri değişebilirler yani göreceli olabilir. Başarıya gelince başarılı bir insanın (erkek veya kadın fark etmez) arkasında sadece birlikte olduğu kişi olsaydı, birbirini destekleyen vs. her çiftten milyonlarca filozof, bilim insanı, sanatçı vs. çıkardı. Başarının parametreleri tek başına partnerlerimizle, eşlerimizle, sevgililerimizle veya onların cinsiyetleriyle ilgili asla olamaz. Asıl burada patronun yani burjuvazinin teklifi gölete atlayıp timsahların arasından sağ çıkma ihtimali veya sağ çıkmadığı taktirde gölete atlayanın birlikte geldiği kişinin kazanma ihtimali üzerine kurulu kapitalizmin insanlar üzerinde parayı, malı, mülkü kullanarak nasıl zar attığını, oynadığını, eğlendiğini anlamakta bütün mesele. Kapitalizm işçileri, köylüleri, emekçileri sömürerek onların alınteriyle, emek ve zamanları karşılığında ortaya çıkan mal ve hizmetlerden elde ettiği gelirle burjuvazinin lüks ve şatafat içinde üretenlerden milyar kat daha rahat yaşadığı sistemi ayakta tutmak için zaman zaman işbirlikçilerine, itirafçılarına, hainlere, uzlaşmacılarına, en yakın hizmetçilerine, kemik kırıntılarıyla beslediği küçük ve orta ölçekli burjuvalara, zaman zaman böyle ödüller dağıtır ve onlarda bunu ne gördüm delisi gibi saldırgan ve vahşice almaya çalışırlar, bu ödülü alabilmek için çocuklarının, eşlerinin, annelerinin, babalarının vs. hayatları asla önemli değildir, “herkesin ve her şeyin bir fiyatı vardır”, “oyun devam ediyordur”, asla umurlarında olmaz, kim ölmüş, kim kalmış, kim açlıktan, yoksulluktan telef olmuş asla umurlarında olmaz bu vahşi, saldırgan ödül avcılarının. Ödül avcıları var oldukça insanlık ve doğa en vahşi, en sömürgeci yöntemlerle yok edilmeye devam edecektir kapitalizm ve işbirlikçileri tarafından. Açlık, yoksulluk, işsizlik, hastalıklar, savaşlar, iç savaşlar, katliamlar, soykırımlar, işkenceler, gasplar, hırsızlıklar, yolsuzluklar ve daha pek çok insanlıkdışı burjuvazinin ve işbirlikçileri olan ödül avcılarının zerre kadar insanlığın ve doğanın yok oluşu umurlarında değil. İnsanlığa ve doğaya karşı olan kapitalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele de bıkmadan, usanmadan mücadeleye devam edeceğiz. (*) Alıntı H.H.B. 26.08.2020
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.