Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayat düşünceleri tutan bir hapishanedir. Üçüncü okuma girişimimde tutunduğum elimden bırakmak istemediğim kitap. Özellikle birinci bölüm öğreticiliğin zirve yaptığı yer. Bu eseri anlamanın temelinde iyi bir okur ve okuma alt yapısının da olması gerekli. Bilmediğimiz mitolojik kahramanlar, roman kahramanları, tarihi olayları öğrenmek için googleden yardım almak gerekiyor. Zorlanıyorsunuz okurken öğreniyorsunuz da. Sonra bu öğretiler vazgeçilmeziniz oluyor. Herkesçe anlaşılan kitap mı iyidir, anlaşılmayan mı? Sanırım bizi zorlayan kitapları seviyorum ben. Birinci bölümün ansiklopedik, kimi zaman teorik özelliğini çok sevdim . İkinci bölümde romanın edebi yanıyla karşılaşıyorsunuz. Turgut, Selim Süleyman Kargı romanın içinde ete kemiğe bürünüyor artık. Bu kahramanlar klasik eserlerin kahramanlarıyla eşleştiriliyor. Bununla da kalmıyor dünyaca ünlü şair(Goethe..) , müzisyenlerin eserleri, kralların (XIV. Louis-Benden sonrası sel tufan) ünlü söylemleri, mitolojik kahramanlar roman kişilerinin hayatlarında yerlerini alıyor. Oblomov'dan fazlaca söz ediliyor. Ben Oblomov'u Tutunamayanlar'dan sonra okudum. O zaman anladım Selimin yalnızlığını, yalnızlığının kelimelerle nasıl beslendiğini,şikayet edip bunun için bir eylemde bulunulmadığını, kolaya kaçıp yalnızlığın seçildiğini, yaşamı ezenin de güneşe çıkaranın da kelimeler olduğunu, öğrenilen yaşamın içindeki esir düşünceleri. Hece ölçüsü, aruz ölçüsünün kalıp hayata benzetilmesini, memurların ceketle tanıtılmasını... Sonra Saatleri Ayarlama Enstitüsünü okudum. Roman kahramanı Hayri İrdal ile Tutunamayanlar'dan Selim; Oblomov farklı dönemlerde farklı amaçlarla sıkışmış hayatın içinde. Ben olmak için çabalamamışlar, çabalasalar da gelenek zincirini kıramamışlar. Düşüncelerine kanat takamamışlar. Selim yalnızlığa itmiş kendini sonra bu yalnızlığı sevmiş. Eserin anlatımında, geriye dönüş tekniğinin kullanılarak anı yaşatma yöntemi, kelimelerin kullanılışı, mizah ögelerini yerinde kullanma okuru cezbediyor. Mitoloji(Heraclitus) tarih,şiir(Goethe...) psikoloji, matematik, felsefe roman(Balzac, Gorki...) edebiyat türlerinin içine ustaca yerleştirilmesi ;diyalog, iç diyalog, bilinç akışı, çözümleme... Tekniklerinin kullanılması eseri sıkıcılıktan kurtarmış. Başka başka roman okuyormuşsunuz gibi hissettiyor. Selim'in anlatıldığı ve noktalama işaretlerinin kullanılmadığı bölümde onun dış düzeni istemediğini, içe dönüşü hissettim. Kimi zaman da romanın bir kahramanı oluverdim.Romanda altını çizdiğim bölümlerin sayısı fazla fazla ama Selim'in"Kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarına düşüncelerini yazmak bana kendini ele ermek, insanların ortasında çırılçıplak kalmak gibi geliyordu"demesi biraz sindirdi beni. Biraz Selim'den çekinir gibi oldum. Selim özgün olmamızı istiyordu herkesin düşüncelerinin altını çizmek saçmaydı onun için. Ama ben çizmeye devam ettim. Selim çizmesem de şikayet edecek bir şey bulacaktır zaten. Aslında altı çizilen bölümlerden bile bir roman çıkar inancındayım ben. Kitabın Bildiğimiz,bilmediğimiz,olmak istediğimiz, olmak istemediğimiz, güldüğümüz, ben olduğumuz, çocukluğumuz, onlarca bilgi, onlarca hayat, onlarca sen, onlarca ben'di tutunamayanlar. Tutunduğum için mutluyum.Yeniden okumayı düşünüyorum.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,5bin okunma
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.