Gönderi

Acıkmadan yiyoruz, susamadan içiyoruz, yorulmadan uyuyoruz, ağlamadan gülüyoruz ve sevmeden sevilebiliyoruz bazen, verilen nimetleri verildikleri üzere kullanmıyoruz. Aldığımız lezzetler almamız gerekenin yanında solda sıfır kalır. Çok acıktığında yenilen yemeğin tadı, susuzluktan dudaklarımızın çatlıyacağı anda içilen su, ayaklarımızın ağrısını unutturacak bir uykuyu hiç taddınız mı siz? Peki, milyon dolarlar kazanıp saray gibi odalarında intihar eden milyarderleri düşündünüz mü ? Neyleri eksikti ? Bizim dört kolla sarılıp hiç ölmeyecekmiş gibi yapıştığımız dünyadan tek bir alaşımla ayrılacak kadar bizde olup onlarda olmayan ne vardı, irdelediniz mi hiç? Evet peki, dışarda elleri kirden simsiyah olmuş akşamları ankaranın dik yokuşlarında bayır aşağı çöp arabalarına sarılarak ayaklarını yerden kesen çocuğun yüzündeki o tebessümde bizim yaşayamadığımız ne var? Yine bir ekmekle gününü geçirmeye çalışan o çocuğun, çocukluğunu hatırlayıp sokaklarda delidolu koştururkenki gözündeki ışıltı ne öyle? Hangi birimizin terfilerinde, atamalarında böyle saf bir ışıltı peydah oldu gözlerinde?
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.