Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Testosteronun gücü adına!
Böyle kitapları seviyorum işte, nasıl kitapları biliyor musunuz; bitirdiğimde içime sığmayan kitapları. Sevgili harika Serkan hocamızın okuduğum 3.kitabıydı. Ve diğerlerinden çok daha bilgilendirici olmakla beraber eğlenceliydi. Stand-up çıların kullandığı dil ile bilimi birleştirin, ortaya farklı bir şeyler çıktığını göreceksiniz. Günümüze şöyle bir baktığımızda, kadın ve erkek  arasındaki farklılığın toplumdaki sonuçlarını çok net görebiliriz. İlk olarak bunu konu alan sayısız kitap, makale, film, şarkı vardır. Üstelik günlük hayatımızda belirgin şekilde kendini gösteren durumlar da mevcuttur : "Hilmi, neden beni dinlemiyorsun??" "Benimle sesini yükselterek konuşma Samet! " "Kadınlar günde 250.000 kelime konuşur." "Kadınları tatmin etmek imkânsız abi." "Beni hiç anlamıyorsun." Bu tür cümleleri sevgilisinden/ eşinden duymayan kimse yok gibidir. Peki neden diye soralım, birçoğumuz yine diyecek ki, çünkü o kadın, çünkü o erkek. Ama nereden biliyorsunuz belki karşınızdaki dişi beyinli bir erkek? :D 'Beyin cinsiyeti' kavramına gelirsek önceden böyle bir durum yoktu. Beyin, kadın mı erkek mi diye sorgulanacak imkân da yoktu. Çünkü savaşlardan ve fransız ihtilalinden sonra meydan kafası kopmuş, koparılmış erkeklerle doluydu. Bu durum , ironik bir şekilde bilim insanları için muazzam bir fırsat haline geldi ancak beyin kimliksiz kabul edildi. İlerleyen zamanlarda, kadın beyni kavramı ortaya atılınca,  sindire sindire kabul edildi. Serkan Karaismailoğlu'na göre aynı durumlar karşısında kadın ve erkek beyinli kişilerin  verdiği tepkileri ve nedenlerini bildiğimizde sorunlar ortadan kalkabilir ve sağlam iletişimler kurabiliriz. Bu bakış açısıyla yazılan bir kitap okunduğunda bence de yarar sağlanabilir. Ama kesinlikle yazarın düşüncesi 'kadınlara sataşmayın abi, sonra görürsünüz.' ya da ' ne yaparsın erkek' tarzı cümlelerden oluşmuyor. (Bunu da bir incelemede okudum, yazar erkek diye önyargılı olmayın lütfen, çünkü kadın beyinli olduğunu söylüyor. ) Kadınlar ve erkekler arasındaki farklar kimine göre adaletsizliğin dibidir, hayatın attığı kazıklardan biridir. Oysa o farklar olmasaydı hayatımız zorlaşırdı. Annelerin, bebeklerinin en ufak bir seslerini duyunca yerinden fırlaması, kucağına aldığında ise hemen sakinleştirmesi ancak bir erkek tarafindan kucağa alındığında bebeğin  kalp atışlarının hızlanması tesadüf müdür? Ya da sineklerin beyninin bile cinsiyeti olup çiftleşecekleri sineği belirlemeleri? Ya da renk körlüğü geninin kadınlarca taşınıp erkeklerde daha fazla görülmesi? Ya da erkeklerin kavanoz açmak gibi faaliyetlerde  testosteron salgılamaları? Tabi ki değil, hepsi de insanoğlunun ihtiyaçlarına ve doğal dengenin korunumuna göre dizayn edilmiş. Ama  sırf anne karnında maruz kaldığı azıcık bir hormonun etkisiyle beyin cinsiyetimizin oluşmasını sorgulamadım değil. Ayrıca Ahmet Şerif İzgören'in yazar hakkındaki düşüncelerini okuduğumda güzel insanların soyunun devamını canı gönülden istediğimi de belirtmek istiyorum. Keyifli okumalar dilerim :))
Kadın Beyni - Erkek Beyni
Kadın Beyni - Erkek BeyniSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 20198,8bin okunma
··
147 görüntüleme
marie sklodowska okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkürler. Kitabı okumadım fakat merak ettiğim bir şey var. Bir beyne direk kadın-erkek beyni diyebilir miyiz? Ya da yüzde bilmemkaç kadın, erkek beyni mi diyebiliriz? Günümüzde erkeklerle kadınların becerileri birbirine çok fazla iç içe geçmiş gibi duruyor. Yani erkeklerin eskiden çok fazla yapamadığı şeyleri günümüz erkekleri daha fazla yapıyor, eskiden sürekli savaşan erkeğin şuan daha fazla empati yapabilmesi gibi mesela. Bir beyne kesin bir cinsiyet tanısı koymak ne kadar doğru, kitapta bunun için ne diyor? Bu konuda birçok şey okudum ve kafam biraz karışık o yüzden merak ettim :)
Rana okurunun profil resmi
Rica ederim, ilginiz ve sorunuz için de teşekkür ederim ayrıca. Bireylerin farklı beyin yapısına sahip olmasındaki en önemli etken anne karnında maruz kaldığı testosteron hormonudur. Bu hormon da sol yarımkürenin gelişimini geciktirmekte ve dolayısıyla farklılıklar oluşturmaktadır. Ne kadar testosteron hormonuna maruz kaldığımızı öğrenmenin bir çok yolu var. Ben de kitaptan öğrendiğim bilgileri aktarayım size.Genellikle anne karnından bir iğneyle bebeğin içinde yüzdüğü amniyon sıvısından alınarak ölçüm yapılır veya farklı genetik incelemelerle tespit edilir. Ancak bu imkanların olmadığı durumlarda işaret ve yüzük parmağına bakılabilir. Yüzük parmağınız ne kadar uzunsa o kadar testosteron hormonuna maruz kalınmıştır, yani birey o kadar erkek beyinlidir. İki elde de farklı olabilir ancak sağ avuç dikkate alınır. Kitapta bu skalaya göre belirleniyor. Ve bu durum, biyolojik cinsiyetimizle bağımsız. Dediğiniz üzere insanların davranışlarının farklı olması bununla ilgilidir diye düşünüyorum :)
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.