Tümüyle katılıyorum. Göz yumunca şiddet yok olmuyor, meşrulaşmıyor. "Kol kırılır, yen içinde kalır" dedikçe, "bunlar sorunlarını çözerler, biz karışmayalım" dedikçe aileyi korumuş olmuyoruz; sorunu da, olumsuz etkisini de daha da büyütmüş oluyoruz. İşin kötüsü, bunu bire bir devlet yapıyor; şiddeti, şikayet olmadan cezalandırmamak, cezalandırırken "iyi hal", "haksız tahrik" indirimleri uygulamak, şikayetçiyi oradan oraya sürüklemek zaten "bıçak kemiğe dayanana kadar bize gelme." demek.
Üstüne bir de toplum olarak biz "ama"ları konuştukça -"ama" itiraz etmiş, "ama" izinsiz sokağa çıkmış, "ama" başka erkekle konuşmuş, "ama" çocuğun var, dayan, "ama" nasıl geçineceksin?- zaten şiddet ile ezilmiş anne ve çocukları iyice çaresizliğe sürüklüyoruz.
Küçücük bir empati yapalım : Hangi erkek böyle bir şiddete sürekli katlanır? Hangi insan sürekli huzursuz bir ortamda sağlığını korumayı başarır? Hangi toplum böyle ortamlarda yetişen gençlerle bize sunulan "en büyük" hedeflerine ulaşabileceğimize inanır?